Pazar, Mayıs 8

Aslı Gibidir

 

Film izlemeye karar verdiğimde seçim yaparken kesinlikle dış etkilerden etkilenmem. Yani IMDB puanı veya yapılmış kötü yorumlar gibi konular benim için çok önemli değildir. Bazen denk geldiğim bir filmi hemen izlerim. Zaten blog'u yakından takip edenler, buraya konu olan filmlerin bir kısmından dolayı yalan söylemediğimi anlayacaktır.

Ayrıca, özellikle hayatımın son yıllarında yapılan işleri sert sözlerle eleştirmemek için uğraşıyorum.  Artık olgunlaştık. Herkes bir mücadele içinde emek veriyor. O zaman acımasız olmaya gerek yok. Ekşi Sözlük'teki beğenmeme timi gibi ukalalıklar yapmak istemiyorum. İnsanlara "Siz bu filmi mi izlediniz, ne kadar kalitesizsiniz. Oysa ben neler neler izliyorum" demeyi de sevmiyorum.

Fakat Aslı Gibidir, bana ve ilkelerime zarar verecek.

Son dönemde sosyal medyada çok fazla takipçisi olan insanlara film çektirmek moda oldu. Gerçekten bu iş kazançlı mı? Enes Batur veya Cumali Ceber çok paralar kazandı mı? Kazandılarsa da gözümüz yok ama yine de bu işin başka şifrelerinin de olması gerekmiyor mu?

Aslı İnandık, diğer "çok takipçililer" gibi değil. En azından bir tiyatro eğitimi var sanırım. Gerçi ben yine de onun videolara sığan şive temelli mizahını sevmiyorum ama rakiplerinden daha yetenekli en azından. Bu filmde de beş-altı ayrı karaktere can vermiş işte. Kolay iş değil ne olursa olsun. Fakat yine de bir sinema filmi yaparken "Bu kız çok takipçili, seveni çok. Çektiği videoların benzerini çeksin, bizde onları uzun metrajlı bir film formatında sunalım. Ardından da bilet satalım takipçilere" demek yeterli mi?

Gişedeki karşılığını bilmiyorum. Belki de yeterlidir. Fakat yine de böyle bir ürün çıkarmak, emek veren insanları tatmin etti mi çok merak ediyorum. Aslı İnandık için bir şey diyemem. Kendisi bu alanda ilerlemek istiyor, fırsat bulmuş. Belki bir şöhret avı olarak değil de kendini geliştireceği bir deneyim adımı olarak görmüştür. Fakat sinema salonlarını bu tip filmlerle doldurmak, orta vadede seyircinin kendini Netflix köşelerine atmasına neden olacak. Hatta zaten şu anda öyle... Kendini sinema emekçisi olarak görenler için kabul edilir mi bu durum?

Yoksa acaba yeni sinema formatı, en azından komedide böyle mi olacak? Skeç gibi sahnelerle, yönetmen dokunuşu olmadan, sinema hissi uyandırmadan, Youtube shorts'ta 1 saat gezmiş gibi filmler mi izleyeceğiz? Tamam Aslı Gibidir tam olarak böyle değil ama ona da çok yakın... En azından bizim bildiğimiz sinemanın aslı gibi değil...

Senaryomuz çok kötü. İsimlerini bildiğimiz, işlerine aşina olduğumuz iyi oyuncular var kadroda ama onlar da iyi değiller. Sıkıcı film. Komedi filmi ama komik değil. Belki yaparken çok eğlenmişlerdir ama maalesef biz eğlenmedik bu sefer.

Umarım bu furya son bulur pek yakında...

Hiç yorum yok: