Cuma, Mayıs 20

Dos Mujeres y una Vaca

 


Rosana, gelini Hermelinda ile beraber ıssız bir köyün yoksul bir evinde yaşarlar. İkilinin birbirlerini pek sevmediğini anlarız ama yoksulluk, zorluklar, kadın başınalık ikiliyi bir dayanışma içine sokar.

Kadın başınalardır; zira birinin kocası diğerinin oğlu olan Pastor uzaklardadır. Bir gün Pastor'dan bir mektup gelir. Fakat ikisi de okuma yazma bilmemektedir. Postacı da mektubu verip gitmiştir. Köyde mektubu okuyacak kimse yoktur. Hamile olan Hermelinda'nın yoğun baskısıyla en yakın köye gitmeye karar verirler. Yanlarına ineklerini de alırlar...

Sıcak bir yol hikayesi gibi başlayan ve öyle devam edeceğini düşündüğümüz film, sonrasında yıllara yayılan Kolombiya iç savaşının binlerce trajik öyküsünden biri olarak devam eder.

Filmdeki temponun ve gerilimin her geçen sürede yavaş yavaş artması takdir edilesiydi. Keşke Kolombiya siyaseti hakkında daha çok bilgim olsaydı. Bunu izlediğim az sayıdaki tüm Kolombiya filmleri için söylüyorum. Zira Kolombiya sineması bu olgu üzerinden kendini şekillendiriyor. Pariente ve Roa da böyleydi. 

Tabi sadece ülkenin trajik sorunlarına değinen bir film değildir. Yukarıda bahsettiğimiz iki kadın, birbirlerine ait sırları da öğrenirler. Hayatlarının en zor anlarında bir iç hesaplaşmaya girerler. Yani film hemen her tarza bürünebilen, politik, psikolojik, gerilim, hatta yol filmine dair uğrayan bir bukalemun halini alır. Bu çeşitlilik bir salçalaşma durumu da getirmez. Her şey tadında kalır.

Filmin yönetmeni ve senaristi Efrain Bahamon, senaryo eğitimi alıp birçok dizi senaryosunda kalem sallasa da ilk defa uzun metrajlı bir filmin senaryosunu yazıyor ve ilk defa bir film yönetiyor. Bence altından da kalkıyor. Eksikleri olsa da tatmin edici bir seviyeyi yakalıyor.

Keşke genel kültürümüz daha yüksek olsaydı da daha iyi sindirebilseydik ama bu haliyle (bizim halimizle) de yeter...

Hiç yorum yok: