Çarşamba, Mayıs 4

Sultan

 


Hint filmleri çok uzun sürüyor ama akıyor. En azından en ünlüleri, önümüze düşenleri, belli bir çıtayı aşanları oldukça akıcı oluyor. Hiçbir zaman üç saatlik film izlemiş gibi kalkmıyoruz koltuktan. Fakat o üç saati ayırmak da kolay olmuyor.

Bir yaz günü Sultan'a zaman ayırmak kolay oldu. Sezonun ilk yarısında, bir Pazar günü; gündüz Süper Lig maçları yokken akşam seansına kadar zaman öldürmek için ideal bir filmdi.

Beklediğimi de aldım. Aslında uzun zamandır Dangal'ı izlemek istiyordum ama kadınların toplumsal baskıyı kırıp güreşmesini konu alan Hint filmi kotamı Sultan'ı tercih ederek doldurdum. Bu arada iki filmin de 2016 yapımı olması çok ilginç bir tesadüf.

Filmi izlerken çok uzun gibi gelmiyor ama film içinde üç ayrı film varmış gibi hissediyoruz. İlk önce, güreşle alakası olmayan Sultan'ın güreşçi Kübra'yı etkilemek için güreşe başlaması, ardından zirveye çıkan Sultan'ın egosuna yenik düşüp ailesini kaybetmesi, en son olarak da dibe vuran Sultan'ın yeniden ailesini kazanması... Üç ayrı film çıkabilirdi ama biz onun yerine üç saatlik tek film izledik.

Konudan konuya atlasa da yine de hoş filmdi, kendini izlettirdi. Fazlaca hissedilen Hollywood esintileri de bizim uyumumuzu kolaylaştırdı. Artık Hint filmlerindeki müzikler bile Bollywood klasikleri gibi değil, daha çok MTV klipleri gibi sanki...Renkler ise, Hint filmlerinin alameti farikası. Yine her tona doyduk.

Başroldeki Salman Khan'ın Amir Khan ile bir akrabalığı yokmuş. Sanırım Hindistan'da Khan soyadı bizim 'Demir' gibi bir şey. Bu arada Salman Bey, Hindistan'da ülkesinin en yakışıklı insanı seçiliyormuş sık sık. Yani hafif bir Javier Bardem havası var ama yine de öyle bir ekstralık göremedik. Ülkeden ülkeye renkler ve zevkler değişebilir. Oyunculuk konusunda ise fena performans sergilemedi.

Khan'ın yıldızı olduğu filmde birçok dövüş sporcusu da var. Ayrıca güreş yapan bir kadın figürü de merkezde. Fakat benim has adamım Sultan'a güvenen ve onu yeniden ayağa kaldıran organizatör Aakash oldu.

Hiç yorum yok: