Cumartesi, Temmuz 30

A Long Way Down

 


İntihar sahnesi ile, daha doğrusu intiharın gerçekleşemediği bir sahneyle başlayan filmler hep güzel çıkıyor. Zira parçalar devamında çok güzel örtüşüyor. İntihar noktasına kadar gelmiş bir karakter ve onu bir şekilde vazgeçiren başka bir karakter ve sonrasında değişen hayatlar.

Aklıma ilk gelenler Dream with the Fishes ve The Sweet Life ama daha fazlası da var. A Long Way Down da listeye girenlerden biri. Fakat "güzel filmler" listesinde olmasının tek nedeni başlangıcı değil. Bir başka güzellik de, projenin favori yazarlarımdan Nick Hornby'niin kaleminden çıkmasıydı.

Gerçi kitabı okumadım ve roman hakkındaki yorumlar pek iyi değil. Hornby kariyerinin ikinci döneminde sinemanın ekmeğini çok fazla yedi. Gelen eleştiriler de kitabın sinemaya uyarlanması için yazıldığı yönünde. Hatta kitap çıkar çıkmaz yayın haklarını Johnny Depp satın almış.

Sonuçta amaca da ulaşılmış ve 2014 yılında kitap filme dönüşmüş. Zaten klasik bir roman uyarlaması olarak anlatıcı çok fazla dahil oluyor. Sinemada çok hoşlandığım bir durum değil ama yine de filmi sevdim. Bunda öykünün payı yüksek. Yönetmenimiz Pascal Chaumeil de başarılı gibi duruyor ama onun katkısını anlayabilmek için romana hakim olmak lazım sanırım. 

Fakat esas olarak oyuncularımız kusursuz iş çıkarıyor. Pierce Brosnan aksiyon filmleri dışında da fena iş yapamadığını gösteriyor. Gençler Imogen Poots ve Aaron Paul da çok iyi. Fakat tabi ki benim favorim Toni Colette oldu. Maureen karakteri ve oğlu (Joseph Altin diye geçiyor ama aslında Yusuf Altın isminde bir Türk); müthiş mizahı ve güzel konusu ile iyi hisler uyandıran filmde gözlerin nemlenmesini sağladılar.

Zaten Hornby eserlerinin böyle bir gücü vardır. Her duygu verilir ve hiçbiri pornoya dönüşecek şekilde aşırı bir pompalanma içinde olmaz. Her şey kararındadır. A Long Way Down da tam kararında bir film. Daha iyi filmler vardır ama koltuktan kalktığınızda kafanızı berrak hale getiren filmlerden biri. Yani nadir eserlerden.

Pozitif ayrımcılık yapıyor olabilirdim ama gerçek şu ki; filmin Hornby ile bağlantısını izledikten sonra öğrendim. Ve hiç de şaşırmadım. Keşke bu tarz filmler daha fazla olsa...

Hiç yorum yok: