İzlerken çok sıkıldığım, sık sık "Yok artık" dediğim, inandırıcılıktan uzak bir film. Oysa Shia LaBeouf beğendiğim, daha da ötesinde proje tercihine güvendiğim bir oyuncuydu. Yanında bir de Billy Bob Thornton vardı.
Fakat daha filmin henüz başında; bir telefonla iki kişiyi birden kontrol eden bir dış gücü, trenlerin raydan çıktığını, trafik ışıkların yeşile çevrildiğini ve daha birçok şeyi görünce bir aksiyon filmi izlemediğimi anladım. Bu bir bilimkurgu filmiydi ve ben bilimkurguları hiç sevmem.
Eğer aksiyonsa zaten yine büyük sıkıntılar var. Ben çok kötü aksiyon filmleri izledim. Fakat hiçbirinde bu kadar esnediğimi hatırlamıyorum. Fazlaca klişelere başvurulmuş, devrimci bir yapay zeka çıkartarak muhalif gönüllere bal çalınmış, ABD işgallerindeki yanlış bombalamalar için günah çıkarılmış, sonrasında karman çorman bir son yaratarak işin içinden çıkılmış. Hatta tüm bunları toplayınca, hem cumhuriyetçileri hem demokratları bir potada tutup "hepimiz aynı gemideyiz" diyebilecek güce kavuşmuş.
Belki de bu sayede yoğun bir ilgi görmüş. ABD'liler bu filmi sevmiş. Tamam; bayılmamışlar belki ama sevmiş. İzlemiş, şans vermiş, değer vermiş. E Gişede iyi bir hasılat elde etmiş. Eğer bu filmi ciddiye alacak kadar izledilerse, demek ki 11 Eylül sonrası sağlam derecede paranoyak olmuşlar demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder