sakaryaspor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sakaryaspor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Perşembe, Mayıs 25

Kim Gelsin #2023


Play-off'lar başlamadan önce bir geleneğimizi yerine getirelim. 1.Lig'den Süper Lig'e çıkacak son takım kim olsun? Bir tahmin değil, dileğimizi yazacağız.

Öncelikle ilk ikiden çıkan iki takımın Ç.Rizespor ve şampiyon Samsunspor olduğunu hatırlatalım. Eğer Giresunspor da ligde kalırsa Karadeniz'in dört takımı ana sahnede olacak. Tabi play-off'ta beşinci bir Karadenizli gelmeyecek ama İstanbul merkezli bir hale dönüşen lige iki tane şehir takımının gelmesi iyi oldu.

Bu sezon yeni bir formatımız var bence adaletsiz. Bunu daha önce de yazmıştık. Normal sezonu üçüncü sırada bitiren takım doğrudan play-off finali oynayacak. Diğerleri üç maç yapıp birbirlerini kırarken, üçüncü bitiren ekip rakibini bekleyecek. Haliyle bu adaletsiz düzende tarafımızı belirlemek zor olacak ama kimi desteklemeyeceğimiz aşikâr. Umarız Pendikspor finali kaybeder ve üçüncülerin lanetini, sürdürür.

Play-off'ta çeyrek final karşılaşmaları tek maç üzerinden oynanacak. Bodrumspor - Göztepe, eşleşmelerden biri. Açıkçası yıllarını Bodrum'da geçirmiş ve burada sık sık Bodrum hakkında yazılar yazmış biri olarak Bodrumspor'u desteklediğimi düşünebiliriz. Fakat açıkçası kulübün son dönemdeki hali çok içime sinmiyor. Üstelik bu seride yıllar boyunca yazdığım düsturu ihlal edecek değilim. 2.Lig'den 1.Lig'e çıkar çıkmaz, ilk sezonunuzda, ilk kez yükseldiğiniz play-off'ta bu bileti almamanız lazım. Önce biraz play-off'un acısını yaşamak gerek. Buranın gedikli takımlarına saygı duymak gerekiyor. Buranın kendi içinde yazılı olmayan bir kıdemi olmalı. Zaten merdivenleri koşarak çıkanlar, paraşütsüz düşerler. O nedenle Bodrumspor ilk tercihlerimden biri değil.

Diğer tarafta ise Sakaryaspor ve Eyüpspor var. Eyüpspor geçen sezon, bu sezonun Bodrumspor'uydu. Çıkmalarını istememiştik ve ilk turda Bandırmaspor'a elenmişlerdi. Şimdi o yenilgiyi ve acıyı yaşadıktan sonra Eyüpspor'dan yana olmam beklenebilir. Fakat yine değiliz! Çünkü kulüp, bu sezon sık sık teknik direktör değiştiren yapısıyla sempatimizi toplamayı başaramadı. Son olarak da henüz herhangi bir teknik direktörlük deneyimi olmayan Arda Turan'ı getirerek mucize çıkarmasını beklediler. Bu işler o kadar kolay olmamalı! O nedenle Eyüpspor, üst üste ikinci kez liste dışı. Fakat Zafer hoca ile sezon başında başlayan birliktelik sürseydi daha farklı düşünebilirdik.

Keşke Sakaryaspor - Göztepe finali olsaydı. Fakat işler yolunda gitse bile bu bir final olmayacak, karşılaşma yarı final ayarında geçecek.

Yine de bu iki takımdan birini kabul ediyoruz. Normalde Süper Lig'den yeni düşmüş bir takımın da hemen çıkmasını istemem. Madem düştün, asansör olma! Sakaryaspor gibi güçlü bir camia da 2007'den beri en üst platformda yok. Yani yeşil-siyahlı takıma daha yakın olmam gerekirdi.

Fakat içimden Göztepe geçiyor. Bunun esas nedeni iki kulübün kurumsal yapıları. Göztepe, geçen sezon çok şansız bir şekilde düştü. Tekrar bir ikinci şansı hak ediyor. Ve bir daha yükselirse kolay kolay düşmeyeceği izlenimini veriyor. Sakaryaspor ise Süper Lig'e son üç yükselişinde sadece birer sezon barınbildi ve bugünlerde de o günlerden farklı bir takım olacağının sinyalini vermiyor.

Öyleyse beş takım arasından sıralamamızı yapalım:

İlk sırada İzmir'in çocukları var. İkinci sırada Tatangalar. Üçüncü sırada kalbimizin attığı Bodrum, dördüncü sırada şehrimizin bir parçası Eyüpspor. Son sırada ise maç yapmadan finale yükselmiş Pendikspor...

 KİM GELSİN 2018

KİM GELSİN 2020

Cumartesi, Ocak 5

Sakaryaspor 2-2 Samsunspor


Maç oynanalı üç hafta oldu ama biz bloga daha yeni atabiliyoruz. Çok da yoğun değildim ama bu iş biraz alışkanlık istiyor. 'Yarın yaparım' diye öteledin mi, erteleye erteleye gidiyorsun.

Neyse ki o günden kalan hatıralar çok taze. Futbol için şehir şehir dolaşmayı çok seviyorum. Eskiden bunu Galatasaray üzerinden kurgulamak çok kolaydı. Tuttuğun takım zaten bir motivasyon kaynağı oluşturuyor. O takım, büyük kulüp olunca milyonlarca taraftarı oluyor. Haliyle sen de çevrende aynı takımı tutan yüzlerce arkadaşını barındırabiliyorsun. Bir deplasman için yol arkadaşı bulmak da kolay oluyor. Fikstürden maç seçmek gibi bir lüksün de var. Gaziantep'e gitmezsin, iki hafta sonra Ankara'ya gidersin. Malatya soğuk gelir, Antalya'ya iner hem tatil hem hem maç planı yaparsın.

Fakat artık o günler eskide kaldı. Passolig boykotuna devam edeceğim. Bu da izleyebileceğim maçların, liglerin sayısını azaltıyor. En üst lig 2.Lig! Şikayetçi değilim. Çok severek takip ediyorum. Fakat o ligdeki maçları izlemek için ekstra motivasyonlar lazım. Birincisi İstanbul içindeki takımların stadyumları çok uzak. Eskiden Kadıköy'den Karagümrük'e gitmek zor gelirdi, şimdi Karagümrük bile kendi sahasında değil. Olimpiyat'a gidiyorlar. Maçların büyük bir kısmı sabah (Bizim için sabah) 13.30'da, o da biraz üşendiriyor.

Tüm bunları yazdıktan sonra Sakarya'ya gitmek çelişki gibi durabilir. Fakat Pendik-Arifiye treninin sadece bir saat sürdüğünü düşününce, yolun çok da zor olmadığını görebiliriz. Burada önemli olan organizasyon. Sakarya'da yaşayan arkadaşımız biletleri aldı, biz de İstanbul'dan üç kişi yola çıktık. Hafta içinde alınan kararla maçın 19.00'a çekilmesi de güzel oldu. Planlarımızı 13.30 için yapmıştık. Öyle olsaydı yine gidecektik ama 19.00 kararı, günü daha da tatlandırdı.

Sakarya'ya daha önce, yine maç için gitmiştim. 2012 yılıydı. Sakaryaspor - Akhisarspor maçıydı. Altı yıldan fazla süre geçmesi inanılır gibi değil. O günden sonra ben de Sakarya da, Sakaryaspor da çok değişti. O günlerde Sakarya'ya trenle gidemiyorduk. Hatta "Tren seferleri başlamadan gelmem" yazmıştım. Şimdi trenle gidebiliyoruz. Fakat kalkış noktamız Pendik; Haydarpaşa hâlâ kapalı...

Altı sene önceki Sakarya, depremin izlerini atamamış gibiydi. Aradan 13 sene geçmişti ama melankolik ve yaralı bir hali vardı. O 13 sene değişime direnmiş gibiydi ama sonraki altı senede biraz daha çok değişip geliştiklerini görebildik. Tabi insan o şehirde yaşamadan bilemez. Günübirlik gelip, şehrin en güzel yerlerini gezip döndükten sonra sağlıklı değerlendirme yapmak kolay değil. Fakat zaten altı sene önce de aynı şeyi yapmıştık. Benzer bir deneyim, farklı gözlemler. 

Tabi bizim için en önemli değişim stadyum. Eski Atatürk Stadyumu yıkık dökük bir şekilde duruyor. Oraya artık millet bahçesi mi yapılacak alışveriş merkezi mi ilgilenmiyorum. Sakaryalı bu duruma ne diyor onu da bilmiyorum. Fakat yeni stadyumun kapasitesini duyunca hayret ettim. 25.000!

Eskişehir, Samsun, Diyabakır, Adana, Kocaeli gibi şehirler genelde 33.000 kişilik stadyumlarla ödüllendirildiler. Sakarya şehri onlar gibi bir büyükşehir değil. Nüfusu az. Sakaryaspor da son dönemlerde alt liglerde. Fakat oradaki futbol sevgisini bilmeyen yok. Alt liglerde bile tribün doldurabilen bir kitle var. Er ya da geç bu kulüp Süper Lig'e çıkacak ve bu yepyeni 25.000'lik stad az gelecek.

Zaten Samsunspor maçında da aynısı oldu. Stadyum ağzına kadar doluydu. Bence fazlası bile vardı ama o konuya girmeyelim, sonra bu lige de Passolig gelir. Maça ilgi olması doğaldı. Sezonun en önemli maçlarından birini izledik. Beyaz Grup, bu sezon oldukça zorlu. İçerisi Şampiyonlar Ligi gibi. 2.Lig'i stadyumdan daha çok izlediğimi söyledim ama burada da Beyaz Grup, Kırmızı Grup'a göre çok önde. Pendikspor bana çok yakın, Bodrumspor el altında sayılır, Sakaryaspor'un da yoluna alıştık. Yarış da çok heyecanlı. Hafta başlarken Sakaryaspor lider, Samunspor arkasında, Sarıyer takipteydi. Gündüz seansında Sarıyer deplasmanda Uşakspor'u son dakika golüyle yenince hesaplar karıştı, izleyeceğimiz maçın önemi biraz daha arttı.

Maça kadar geçen sürede şehrin ilgisini görebildik. Seneler önce bir üst ligde izlediğimiz Sakaryaspor, bu kadar merkezde değildi. O zaman şehrin bir kırgınlığı vardı. Şimdi ise alt ligde olmalarına rağmen heyecan daha büyük. Formalı, atkılı insanların sayısı çok fazla. Merkezde toplanıp yürüyüş yapan geniş bir grup da vardı. Bu hava maçı da etkilemiştir muhakkak.

İki takım hakkında kulaktan dolma bilgilerimiz vardı. Bu bilgiler ışığında Sakaryaspor'un daha avantajlı olduğunu düşünüyordum. Bir kere iç sahada, muhteşem bir atmosferde maça çıkacaklardı. Ayrıca İsmail Ertekin göreve geldiğinden beri hiç yenilmemişler, sadece bir kez berabere kalmışlardı. Gerçi Samsunspor da fena bir tabloya sahip değildi ama sonuçta deplasman takımıydı.

Fakat maç beklediğimiz gibi başlamadı. Maçtan önce kendi aramızda yarı şaka "Böyle maçlarda maçın başında gol yemek adettendir" cümlesi gerçek oldu. Samsunspor, 6. dakikada Samet'in harika golüyle öne geçti. Haliyle golün ardından da kendi sahalarına geçtiler. Oyunu çirkinleştirmediler ama alan daraltarak rakibi zora soktular, oyunu kısırlaştırdılar. Rakibe çözüm bulamayan Sakaryaspor'un imdadına ise Samsunspor'un savunması yetişti. Sağ tarafta Erhan Kartal'ın dalgınlığı, rehaveti ve sakarlığı Sakaryaspor sol beki Canberk'in ceza sahasına girmesine neden oldu Devamında da Canberk yerde kaldı. Dilaver'in penaltısıyla Sakaryaspor beraberliği yakaladı. Kalan 10 dakikada başka gol olmayınca devre 1-1 sona erdi.

İkinci yarıda bu sefer daha farklı bir başlangıç öngörüyorduk. Fakat yine aynısı oldu. Hemen devrenin başında Oğuz Gürbulak Samsunspor'u öne geçirdi. Ardından da Sakaryaspor beraberliği yine penaltıdan buldu. En azından bu sefer cevabı erken verdiler. 53. dakikada skor 2-2'ydi. Yarım saatten fazla süre vardı. Ev sahibi için avantajdı. Fakat kalan sürede galibiyeti kaçıran Samsunspor oldu. Çok daha organize, çok daha düzenli oynadılar. Korkmadılar, sinmediler. Çok iyi paslaştılar. Pozisyona girdiler. Direkten dönen topları oldu. Sakaryaspor ise çok kısır kaldı. Sürekli uzaktan şut denemek zorunda kaldılar. Takımın en golcü ismi, Galatasaray altyapısından yetişen Berk İsmail Ünsal, sezon boyunca dikkat çekici işlere imza attı. Onu ayrı bir gözle izlemek istedim ama 90 dakikada varlık gösteremedi. Zaten Sakaryaspr'da da öne çıkan pek olmadı.

Tek bir 90 dakika ölçü olmak için yetersiz ama Sakaryaspor'un oyun olarak rakibine karşılık veremediğini, böyle devam ettikleri takdirde sezonu zirvede tamamlamalarının zor olduğunu belirtmek gerek. Bu gruptan sadece bir takım direkt olarak üst lige çıkacak. Play-off ise cadı kazanı gibi bir yer. İşin oraya kalması kimseyi memnun etmez. Sarıyer'i çıplak gözle izlemek kısmet olmadı ama onların da iddiasını düşününce Sakaryaspor üçüncü aday gibi duruyor. Transfer döneminde de eli kolu bağlı olan takım Yeşil-Siyahlılar. Sakaryaspor'un ikinci yarının hemen başında Sarıyer'e, sezonun son maçında da Samsun'a gideceğini düşününce fikstür de onlardan yana olmayacak. Bu arada Samsunspor ile aynı puanda olan Keçiörengücü'nün de yarışta olduğunu eklemek gerek ama Galatasaray karşısında izlediğim Ankara takımının bu sert yarış için biraz acemi olduğunu düşünüyorum.

Bu arada ikinci yarı da o maçla başlayacak. Yani 20 Ocak; Sakaryaspor - Keçiören karşılaşmasıyla. Bir anda kendimizi bu maçta da bulabiliriz, hiç belli olmaz. Zehri aldık. Bu sefer bir gündüz maçı (şimdilik öyle gözüküyor) bize farklı bir tat katabilir.

Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Son yıllarda çok az maça gittim. Aklım hala 2000-2010 arası dönemde. Stadyumların eski ama atmosferlerin yoğun olduğu seneler. Tabi ki benim için Ali Sami Yen Stadı yılları demek. Sakarya'da  o günlere benzer bir gün yaşadım. Yeni stadın şekli, havası, insanların maçtaki tavırları, dolu merdivenler, yakılan meşaleler, gece maçı, heyecan... Muhakkak bir 2.Lig maçı izledik. Ortam ne kadar güzel olsa da maçın kalitesi ortada. Sakaryalı da üst düzey liglerde maç izlemeye alışkın bir seyirci grubu. Gece maçı olunca hafıza bir oyun oynamış olabilir. Beklentiler yüksek kalmıştır. Puan kaybı da yaşanınca maçtan keyif alamayanlar çoğunluktaydı. Fakat ben uzun zamandır böyle bir maç günü yaşamaya hasrettim. İyi oldu.

Keşke bir de stadyum şehirden, en azından terminalden bu kadar uzak olmasaydı. Neyse ki altı sene önce saat 21.00'de sona eren İstanbul otobüsleri, artık 22.00'de de vardı. Bindik döndük. Bir saat sonra evdeydik. Herkes 2-2 biten Beşiktaş - Trabzonspor maçını konuşuyordu. Kesin çok kaliteli bir maç olmuştur ama biz daha güzel bir gün yaşadık!

Pazartesi, Mayıs 15

Şampiyonluk Tribünü



Olimpiyat Stadı, ilk defa işe yaradı ve güzel bir görüntü oluşmasına sebep oldu.

Pazartesi, Aralık 15

Beylerbeyi 1-1 Sakaryaspor



Bu sezon ilk kez bir resmi maç, ilk kez bir lig maçı...

Türkiye ile Brezilya arasında oynanan hazırlık maçından sonra ilk defa bir tribün... Passolig almayacağım. Bu sadece Aktifbank meselesi de değil. Fişlenme muhabbeti de değil. Bir maça girmek bu kadar zor olmamalı. 2.Lig, 3.Lig maçları yeter. 

Gerçi bu maça da zor girdik. Tomalar, çevik kuvvetler... Bilmediğimiz sokaklarda yürüyerek, yolu uzatarak stadyuma girmek zorunda kaldık. 

Neyse ki hava güzeldi. Bir aralık gününe oldukça iyiydi. Güneş gözümüzü aldığı için sahaya iyi bakamadık. Beylerbeyi Stadı'nda ilk kez maç izledim. Bu da bir ders olsun. Bundan sonra güneşli günlerde maç izlemeye giden olursa şapkasını alsın. 

Aslında sahada da ilk yarıda çok fazla izlenecek bir futbol yoktu. Tam bir kör dövüşü. Sakaryaspor, grubun lideri, Beylerbeyi takipçisi. Bu matematik nedeniyle daha kaliteli bir maç bekliyorduk. Bu takımlar böyleyse grubun daha zayıf takımları ne durumdadır acaba. Beylerbeyi'ni daha çok beğendim, daha iyi top oynuyordu. Ama Sakaryaspor kötüydü. Tribünde söylenenlere göre bu sezon Beylerbeyi'ne iç sahada rakip olan en kötü takımdı. Buna rağmen lider olmaları büyük iş. Sanırım iç sahada ve hatta birçok deplasmanda tribün baskısı kurabilmeleri onları ön sıralara itti.

Maçın ilk yarısında iki gol oldu. Gereksiz bir faul sonrası kullanılan serbest atışta, Beylerbeyi'nin savunmacısı, kaleci Cüneyt'in hatasından faydalanarak golü attı. Golü atan oyuncunun forma numarası 62 (Tunceli), adı Ulaş Ali...

Gol biraz karambolden oldu. Kimin attığını net göremedik. Ulaş Ali'nin golden sonra hakeme yalvarıp golü kendine yazdırması 3.Lig'e yakışan bir andı.

Devrenin sonuna doğru Sakaryaspor hızlı bir atakla beraberliği yakaladı.  Altyapıdan çıkan 21 yaşındaki Abdülkadir kafayla golü attı. Bu sezon 8. defa golünü atıyor, takımın en golcü ismi. Alt liglerin sayısız Ronaldo tripli genç oyuncularından biri ama ara sıra etkili de oluyor. İlerleyen zamanlarda adını daha çok duyabiliriz. Zaten Sakaryaspor'da dikkat çeken başka isim de göremedik.

Beylerbeyi ise ikinci yarıda daha derli toplu bir görüntü çizdi, daha çok saldırdı. Saldırması da gerekiyordu. Sakaryaspor için deplasmanda bir puan yeterli olabilirdi ama Beylerbeyi'nin kazanması onu lider yapacaktı. Oyun bir ara 2006 yılının Gertes'li Galatasaray maçlarına döndü. Fakat Beylerbeyi o baskından golü çıkaramadı.

20 yaşındaki forvet ve kenar oyuncusu Mustafa Çeçenoğlu'nu beğendim. Çok koştu, çok da güçlü. Topu tutuyor, saklıyor. Stoperde oynayan Mümin Talip de hem saçlarıyla hem de hamleleriyle David Luiz'i andırdı. Orta sahanın ortasındaki Kerem Tulgar (23) da çok çalıştı. Bek oynayan ve tribünden sürekli gaz alan İsmail de (21) dikkat çekti.

Maçın son anlarında Sakaryaspor, serseri bir atakla golü bulabilir ve kötü oynadığı maçı kazanabilirdi. Levent Demiray'ın müthiş vuruşu az farkla auta çıktı. Maç da 1-1 sona erdi. Sakaryaspor'a daha çok yaradı. İlk 4 sıra 30-28-28-27 olarak diziliyor. Her bir puanın önemi var. Bunun en önemli kanıtı da, Beylerbeyi'nin maçlarının yarısından fazlasını (16da 9) berabere bitirmesine rağmen hala zirve yaşında yer alması.

Tribün hakkında ise fazla malzeme çıkmadı. Beylerbeyi bildiğimiz semt tribünü. Bir ara Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nu gördük. Sakaryaspor ise sayısız otobüs ve minibüsle geldi ama bir kısmı giremedi. Girenler de iyi destek verdi. Ay ay yupi yupi'yi canlı duymak güzeldi.

Pazartesi, Eylül 8

Sezonun İlk Golü


3.Lig'de yer alan Sakaryaspor, sezona Güngören beraberliğiyle başladı. İstanbul'da oynanan maçta ço sayıda Sakaryalı taraftar vardı. Heyecanları hiç bitmesin. Passolig'in olmadığı her ligde, her maçta güzel görüntüler göreceğiz.

Abdülkadir'in golünden sonra "Ay ay yupi yupi" diye bağırarak sevinmişler yine. Gerçi yine diyorum ben baya yeni öğreniyorum. Güzel kafa. Türkiye'de çok sayıda zeki insan olduğu için bu tezahürattan hoşlanmazlar..

Olsun, aynen devam.. 2.Lig'e de çıkarlar umarım...

Pazartesi, Ocak 28

Henüz Ölmedik


İyi haber henüz ölmedik, kötü haber hala yaşıyoruz.

http://www.henuzolmedik.com/

Salı, Kasım 27

Aynı Kader


17 Ağustos 1999'dan beri aynı kaderi yaşayan iki kent, ve onların yeşil-siyah renkli iki takımı Sakaryaspor ve Kocaelispor...

Bu ezeli rekabetin tarafları arasındaki benzerlikleri saymakla bitmez. En son ve en ufak olanı bu hafta yaşandı. Sakaryaspor, 2.Lig maçında Kahramanmaraşspor'a; Kocaelispor, 3.Lig maçında Kahramanmaraş Belediyespor'a yenildi.

Maraşlılar yanlış anlamasın da "Kahramanmaraş futbolu" ne zaman Sakarya'yı, Kocaeli'yi geçer oldu? Oldu işte. Koceli bu sene daha rahat, küme düşmez herhalde. Ama Sakaryaspor son sırada. 3.Lig'de buluşacaklar herhalde. 

Pazartesi, Ekim 22

Sakaryaspor Dili ve Edebiyatı


Dün Alsancak Stadı'nda gördüğüm pankartı yazmıştım ve o pankartın (AYAĞA KALK VE SAVAŞ) aslında Sakaryaspor tarzına çok uygun olduğunuz yazmıştım. 24 saat geçmeden doğruluğum kanıtlandı.

Geçen sene 1.Lig'den 2.Lig'e düşen, geleceğe dair hiçbir ışık vermeyen Sakaryaspor'da geçen hafta sonu teknik direktör Murat Bölükbaşı istifa etmişti. Yeni hocası Onat Çetin ile ilk maçlarına Güngörenspor karşısında çıktılar. Maçı 2-1 kazandılar ve 280 gün sonra ilk defa bir maçtan 3 puanla ayrıldılar.

Ondan sonra bu fotoğraf paylaşılmaya başlandı sanal alemde. Maçtan önce taktik tahtasına, "Bugünden başlayarak, ölmek var düşmek" yazıyordu. Futbolcular bu gazla çıkıyor sahaya ve kazanıyorlar. Yaş ortalaması 23'ten fazla olmayan, hocasız takım.

Onat Çetin'in maç sonu açıklamaları da Sakaryaspor'un bu edebiyatına uygun:

'Bir takım şeyleri yitirdik, bunun farkındayım. Ama kurtuluş bu şehrin çocuklarında. Bu şehir, küllerinden kendini yaratan bir şehir. Bu şehrin çocukları da bugün buna layık oldular. Yokluktan, sıkıntılardan kurtulup neler yapabileceklerini gösterdiler''

Şehir, kurtuluş, çocuklar, küller, yokluk, sıkıntı... Gerçekten çok seviyorum bu kentin takımını ve direnişini. Bize de gaz oluyor.

Salı, Şubat 14

Sakaryaspor 1 - 3 Akhisar Belediye




Pazartesi günü izinli olduğumuzu öğrenir öğrenmez (yani pazar akşamı), hemen bir aksiyona girme ihtiyacı hissettik. Bu hafta gidilecek maç yok. Galatasaray futbol takımı deplasmanda, basketbol takımı Eurolig oynamıyor, Türkiye Kupası Konya'da, kadın baskete mesafe var, Kartalspor deplasmanda.. O zaman bu boşluğu değerlendirmek için pazartesi günü Sakarya'ya gitmek uygun gözüktü.

''Bugün izin günümdü, ben de Sakarya'ya Sakaryaspor-Akhisar maçına gidiyim dedim" cümlesini kullandığım kişilerden aldığım tepkiler enteresandı. Bütün bir hafta çalışıp tek izin gününde Sakarya'ya gitmek ve maçın Akhisar maçı olması. Hani bir Karşıyaka, Göztepe falan olsa daha cazip olurdu.

Sonuç olarak ben İstanbul'dan, Yiğit ve Yücel 54'ün ezeli rakibi 41'den kalkıp gittik. Sakarya'yı, Sakarya Atatürk Stadı'nı görmedik demeyiz artık.

YOL

Haydarpaşa'yı, tren seferlerini kaldıran, Anadolu'ya ulaşmamızı engelleyen herkesi Allah'a havale ediyorum. İnşallah işleri rast gitmez. Sakarya'ya giderken sıkıntı olmadı. İstanbul'dan otobüsle 15 lira. Harem'den stadın önüne varış süresi tam 2 saat. İstanbul içi ulaşım için standart bir süre. Ama dönüş sıkıntı oldu.

Biraz bizim "her türlü döneriz" rahatlığımız, biraz da Sakarya halkının yanlış yönlendirmeleri sıkıntı yarattı. Tren seferleri olsaydı, maç bittikten 5 dakika sonra tren garında olacaktık. Fakatotobüse binmemiz gerekiyordu ve bunun için terminale gitmemiz gerekiyordu. Sakarya'dan İstanbul'a 21.00'den sonra otobüs yok. Terminale gidip Sakarya'ya uğrayan otobüsleri kovalamak gerekiyor. 3 lira verip İzmit'e gidip oradan otobüs yakalamak daha mantıklı geldi. Önce İzmit.. Oradan da aslanlar gibi imdada yetişen İsmail Ayaz firması. Eve kadar bıraktılar. Terminallerdeki seçeneklerin çokluğu, bir farkı ortaya koydu: İzmit, Sakarya'nın çok önünde.

SAKARYA ŞEHİR

Hayatımda bu kadar duvar yazısı olan başka şehir görmedim. Sorsan kaç şehir gördüm zaten. Daha şehir girişinde bizi karşılayan bir Sakaryaspor billboardu ve "Bu şehrin gerçeği Sakaryaspor" yazısı. 17 Ağustos'a ve takıma yazılanların sayısı oldukça fazla.

Otobüsten inip şehri gezdiğim ilk anda şehir hoşuma gitti. İnsanlar sokakta, akan, hareketli bir şehir. Karşı karşıya duran iki farklı Ziraat Bankası yüzünden Yiğit ve Yücel ile buluşmamız gecikiyor. Şehri ortadan ikiye bölmüşler, diğer tarafa aynısını kurmuşlar. Banka, taksi durağı, cadde aynı.

Şehrin sempatikliği hava kararınca ve meydandan uzaklaşınca kayboluyor. Depremin üzerinden 13 sene geçmiş ama sanki 3 sene önce olmuş gibi. Kent merkezinde boş arsalar, terk edilmiş binalar, tek katlı yeni binalar. Daha uzaklarda neler vardır acaba? Halkta bile bir durgunluk var.

Meşhurdur diye ıslama köfte yiyoruz. Köftede sorun yok ama ekstra birşeyi yok. Köftenin ekstrası olan ekmeğini beğenmedim.

MAÇ GÜNÜ HAVASI

Sonuçta bir Bank Asya 1.Lig maçı. Ve rakip de bir Ankaragücü, Karşıyaka falan değil. Ve maç pazartesi günü. Fakat bu kadar da sönük olmasını beklemezdim. Takımın kötü olması etkiliyor muhakkak. Umutlar azalmış. Hissediliyor. Şehirde atkılı, formalı gördüğümüz insan sayısı 10'u geçmiyor. Esnafın bile heyecanı yok. Eğer bu şehrin gerçeği Sakaryaspor ise, şehir gerçekten de sıkıntılı bir süreç yaşıyor.

Maç saatine doğru hayalet şehir dememize ramak kalıyor. Bu insanlar maç öncesi nerede toplanır diye düşünürken stad önüne geliyoruz. Stadyum önü şehre göre hareketli ama yine de beklediğimiz gibi değil. Belki de biz İstanbul'dan oraya büyük anlamlar yükledik.

SAKARYA ATATÜRK

İlk defa girdik Sakarya Atatürk'e. Kapıda bilet fiyatlarına baktık. Kapalı 10, kale arkası 7.5 TL'den satılıyor. Önce kapalıya girmek istedik. Ama o hengame içinde yer almaktansa, kale arkasından izlemeyi düşündük. İzleriz dediğimiz ise asıl tribünü taraftarı izleriz. "Zaten maçtan büyük bir beklentimiz yok. Görüş açımız biraz kötü olsa bir şey kaybetmeyiz" dedik. Yanılmışız.

Kale arkası sahaya uzakmış. Ben alışmışım Kartal Stadı'nın İngiliz tarzı yapısına. Unutmuşuz böyle sahaya uzak stadyumların olduğunu. Yine de kapalının karşısına numaralının yanına geçtik. Kale arkasındaki en güzel yeri polislerin kapmış olmasını es geçmemek lazım.

Yiğit ile Yücel'in dediğine göre İsmet Paşa Stadı'ndan hiçbir farkı yokmuş Sakarya Atatürk'ün. Her şey aynı. Renkler bile aynı. İki komşu şehir olunca ister istemez, mimarının, mühendisinin aynı olduğunu düşünüyoruz. Stad da aynı şehir gibi terk edilmiş. Sahanın içinde çimleri biçmek için olsa gerek, bir traktörden bozma iş aleti, onun yanında da garip garip aletler var. Bunların hepsi sahanın içinde. Maç öncesi voltaj da düşüyor. Elektrik zayıf. Tatanga'nın adının geldiği Vahşi Batı ve Kızılderili yaşamı çok fazla benimsenmiş sanki. Sakarya, şehriyle, stadıyla ve takımıyla terk edilmiş kasaba izlenimi yaratıyor.

TRİBÜN

Bu günden geriye kalacak yegane şey. Gerçi şunu da söylemek lazım, Kapalı'dan kale arkasına gelen ses, televizyona gelenden daha az. Sakaryaspor tribünü farkını belli etti. Seneler önce Sami Yen'de 4 gol yediklerinde de, iki hafta önce Bolu'dan 7 gol yediklerinde de yenilen her gol onların sesini yükseltiyor.

Sakarya tribünü tam Kızılderili tribünü aslında. Boys of River pankartı mesela. Doğayla barışık bir topluluğun açacağı bir pankart. Üstelik yazı tipi falan da hiç buranın işi değil. Orijinal. Besteler sert ve kısa. "Koy Adapazarı" tezahüratı mesela, bitmeyen bir kabile ayini gibi. Aynı tonda, kısa ve sert.

Ve sürekli mücadeleden, savaşmaktan, direnişten bahseden bir tribün. Başka tribünler kötü giden takımlarının sorumluları için "bu takımı satanın" diye bağırırken, onlar "bu şehri satanın" diye bağırıyor. Şehir (kabile) daha önemli onlar için. Türkiye'de herkes, "saldırın saldırın, bu taraftar için saldırın" derken, onlar "Savaşın savaşın, kurtuluşa kadar savaşın" diyor.

Devre arasında adı anons edilen taraftarın adı bile Abdülkerim Kurtuluş'tu. Bazı kelimeler, Sakarya'nın gerçeği.

Filmin koptuğu anlar ise Sertan'ın muhteşem golünden sonrası. "Yönetim istifa" ile başladı, küfürlerle devam etti. Şeref tribünün önüne giden bir taraftar bile oldu. AKP ve Hakan Şükür de nasibini aldı. Hakan Şükür Caddesi'nde köfte yedikten 2 saat sonra Hakan Şükür'e edilen küfürleri duyduk.

Sakaryaspor taraftarı evrelerden geçiyor. Hastalığa yakalanan takımlarını ölüme uğurlamak istemiyorlar. Önce inkar ettiler. Düşmeyeceğiz, varolacağız dediler. Şimdi yavaş yavaş öfke moduna geçiyorlar. Bundan sonra pazarlık olacak. Kongreler yapılır edilir. Daha sonra kabullenme gerçekleşir. Kocaelispor'a bakmak yeterli. Umarım biz yanılırız. Çok klasik olacak ama bu taraftar bu ligden fazlasını hak ediyor.

MAÇ

Yukarıda yazdığımız gibi, bulunduğumuz tribünden maça odaklanmak kolay olmadı. Mesela Akhisar'ın ikinci golünü evde tekrar izlerken anladık. Ama yine de bazı şeyleri görmek için en güzel yerde olmaya gerek yok. Mesela Akhisar'ın ayağa pas futbolu görmezden gelinemez. Rakip genç çocuklar olunca bu paslar daha rahat yapıldı belki. Fakat kadroya bakılınca topu bilen isimlerin çokluğunu görüyoruz. Yani bu tesadüf değil. Önde de Şehmus gibi bir golcü olunca işleri rahatlıyor. Fakat şu da var, Akhisar Kasımpaşa'dan daha iyi değil. Elazığspor'un da lider olduğunu düşürsek, ilk 2 onlar için uzak ihtimal. Play-Off'ta ise kolay kolay yenilmezler.

Sakaryaspor'da sıkıntı büyük. Futbolcular sezonun ilk yarısında çok mücadele ediyor, maçlara asılıyordu. Bu hafta izlediğimiz takım maçı, hatta sezonu bırakmış gibiydi. Erken gelen ilk gol az olan özgüveni de sıfıra indirdi. 2-3 tane futbolcunun çırpınışları sadece bir gol getirebildi. O golü de hakem istese vermeyebilirdi. Şaban Yıldırım'ın elindekiler kısıtlı. Yapacakları belli. Fakat hâlâ üst sıra ile aradaki puan farkı sadece 3. Hiçbir şey bitmedi. 1 galibiyet, daha doğrusu yüklenecek bir özgüven en azından alt sıralardaki takımlarla oynanacak maçlar için önem sağlar.

SONUÇ

"Görmedik, bilmiyoruz" demeyeceğiz artık. Gittik Sakarya'yı gördük. Maç izlediğimiz stadyumlar arasına Sakarya Atatürk'ü ekledik. Umduğumuz gibi olmadığını itiraf etmek gerekir. Ama bu not verme şımarıklığına sahip olma ayrıcalığı bile güzel. Tren seferleri başlayana kadar Sakarya'ya gidilmez. Sakaryaspor toparlanana kadar tren seferleri gelmez. Sakarya hakkını kullandı, bundan sonra başka şehirlere gitmek lazım.

Çarşamba, Aralık 28

Komşuyuz, Kardeşiz

Burası neresi bilmiyorum. Dünyada sadece tek bir yerde böyle bir manzaraya rastlanır, biz de oranın neresi olduğunu bilmiyoruz.

Kocaeli ile Sakarya burada, peki Körfez FK bu rekabetin neresinde?

Cumartesi, Kasım 19

Taraftar Yetmiyor



- Sakaryaspor: 1- Karşıyaka: 1 Sakarya taraftarı: 1 , hatta 2

- Sakarya'da maç izlemek lazım.

- Özgürcan, Sakarya'da efsane bir sezon geçirdi. Efsane sezonun efsaneliğe başlangıç maçında Karşıyaka'ya 3 gol attı. Şimdi Sakarya karşısında 3 pozisyona giremedi.

- 2009'de Ferdi gol gol gol, Özgür gol gol gol diye bağıran tribün, şimdi Yunus gol gol gol İlkay gol gol diye bağırıyor.

- Sakaryalı gençler iyi top oynuyor, genlde öne geçiyorlar ama sonradan düşüyorlar.

- Erhan Şentürk 5 maç sonra oynadı, asist yaptı. Sakatlığını(!) Kapsal'a bağlayanlar var.

- Adiyah yine yedek.

- Boş alanda topu önünde bulan Agbetu'ya yetişen Yasin Görkem'e dikkat edelim.

- Sakarya 4 maçtır berabere bitiriyor.

- Muhteşem taraftarın olsa da yetmiyor bazen...


Çarşamba, Kasım 9

Sakaryalı



Anadolu takımlarının kendi aralarındaki kardeşlik muhabbetlerini 1-2 tanesi hariç samimi bulmam. Göztepe-Sakarya meselesi onlardan biraz ayrı durur. Kardeş ayağından öte, iyi anlaşan iki rakip gibiler. Son yıllarda yaşadıkları iniş-çıkışların benzerliği de onları birbirlerine daha da yakınlaştırdı.

Bu sene ikisi de beraber yükseldi Bank Asya'ya. Aslında beraber denemez. Göztepe doğrudan çıktı. Sakaryaspor, Play-Off'tan. İşte o Play-Off'un final maçında, Sakaryaspor, Bandırma'ya gol yağdırırken (ki Bandırma ile Göztepe arasındaki ilişki de ilginçtir), 1.Lig'e dakikal ar kalmışken, bütün Türkiye'nin gözü onların üzerindeyken Sakarya tribünü "Göz göz Göztepe" diye bağıryor. Vefa, saygı veya alışkanlık.

Bu hafta sonu Sakaryaspor ile Göztepe 1.Lig'de karşılaşıyor. Değişik bir atmosfer olacak.

Çarşamba, Ekim 5

Sakarya ve Pazartesi


Herkes gördü, herkes duydu. Şaban Yıldırım'ın başına gelenler futboldan öte insanlık ayıbıdır. Ama hayatıun gerçeğidir. Mücadele edenin karşısına çıkan iç mihraklar.

Pazartesi oldu bu olay.

Pazartesi bu olay olurken, ben Sakaryaspor'un Konyaspor ile pazar günü oynadığı maçta gördüğüm notları bloga yazıyordum. O maçta Şaban Yıldırım, futbolcular ve taraftar bütünleşmesi beni bile heyecanlandırmıştı.

Pazartesi bu olay olurken, haber sitelerine Coşkun Demirbakan'ın açıkamaları düştü. Tavşanlı'yı çalıştırıyor Coşkun Hoca. Pazartesi günü Denizlispor'u 3-1 mağlup ettiler. Demirbakan Sakaryalı bir hoca. Ben çok severim kendisini. Dobradır, dürüsttür. Rakibini yendikten sonra rakibi hakkında kıvırmadan açıkça konuştu o gün:

'Süper Lig tecrübesi olan bir kulüple oynadık. Tek düze bir futbol oynuyorlar. Bireysel futbolcularla sonuca gitmek isteyen bir takımla oynadık. Oyuncularımızı kutluyorum. Her maçın senaryosu ayrı. Oynadığımız maça uygun futbolculara şans veriyorum.'

Başkaları canlı yayında hoca kovarken, arkadan vurmanın kitabını yazarken, Demirbakan dürüstçe konuştu. İkisi de Sakaryalı, ikisi de farklı.

Kulübü aşağılamadan, sorumlulara lafını sakınmadan konuşan Demirbakan.... Böyle bir hocadır zaten o. Basının önünde, yedek bıraktığı 17 yaşındaki Okay Yokuşlu'dan özür dilemeyecek bir adamdır.

Coşkun Demirbakan Sakaryalıdır. Bu sezon Tavşanlı bir kez mağlup oldu, o da Sakaryaspor maçında.

Sakaryaspor, bir kez kazandı o da Tavşanlı maçında. O maçtan sonra Coşkun Demirbakan basın toplantısı yapıyor ve ayarı veriyor Sakaryaspor yönetimine. Pazartesi günü rezilliğe imza atan Sakaryaspor yönetimine.

Şaban Yıldırım, 1970 doğumlu. 18 yaşında Sakaryaspor'da oynuyor. O zamanlar takımın başında Coşkun Demirbakan var. Mesela bu maç. Demirbakan o yıllarda 35-36 yaşlarında. Şaban Yıldırım da o yaşlarda Sakaryaspor'un başına geçmişti. Defalarca geldi, defalarca gönderildi. Her kötü zamanda takımın başına o getirildi, o takımı şampiyon yaptı. Herkes yıkılan şehri terk etti, sahipsiz bıraktı o bırakmadı.

Transfer yapamıyor. Altapıya sarılıyor. İlk 11'den 4 futbolcu Sakaryalı, Sakarya doğumlu, şehrin çocuğu. Birinin adı Şaban. Şaban Özel 1988 doğumlu. Şaban Yıldırım ilk defa yeşil-siyah formayı giyerken doğan çocuklar şimdi şehrin takımı için mücadele ediyor.

Şaban Yıldırım'ın, onun gibilerinin görevine son verebilirsiniz ama onları Sakaryaspor'dan, camialarından silemezsiniz. Siz televizyon yayınlarına bağlanıp şov yapsanız da 2 gün sonra yok olursunuz ama Şaban Yıldırım'ı Sakaryaspor'dan koparamazsınız.

Şaban Yıldırım'ın görevine son verilmedi, sadece ara verildi.



Pazartesi, Ekim 3

3 Puan Taraftara




- Sakaryaspor taraftarına ne desem az. Ayrı yazı lazım. Kendi evinde 2-0 geriye düşünce sesi daha çok çıkan topluluk.

- 2009'da düşerken yaşadıkları mücadeleyi uzaktan hayranlıkla izledim. Yine aynı ruh, bu sefer mutlu sonla bitsin.

- Şaban Yıldırım: Mağlubiyetler yaşadık ama pes etmeyeceğiz

- İlk 11'de 4 tane Sakarya doğumlu futbolcu var.

- Biraz da Konyaspor. Onlar da sıkıntılı ve mücadele ediyorlar. Sağlamlar.

- Robak çok iyi.

- İlk 40 dakika maçı kurtaran adam kaleci Pawelek

- Ali Dere, erken oldum havasında.

- Robak'ın golü gol değildi ama gol kadar güzeldi.

- Konyaspor ligin en az gol yiyeni ama ilk 10'a ile giremiyor.

Salı, Mayıs 24

Ateşler İçinde İki Sene




Bu video bundan 2 sene önce çekildi. 2 sene yetmez az biraz daha öncesini hatırlayalım.

Sezonun ilk yarısını 9 puanla kapayan Sakaryaspor, iknci yarıya da yenilgiyle başlıyordu. Artık imkansız gibi bir şeydi ligde kalmak. Olmayacak şey oluyordu ama. Sakaryaspor'u ilk başta taraftarı ayağa kaldırdı. İnandıklarını hissettirdilier. Bütün krizlere, sorunlara rağmen ligde kalabileceklerini düşündüler. Ardından buna futbolcular da inandı. Belki de futbol tarihinde ilk defa bir takımın iyiliğini bu kadar çok isteyen, taraftarı kadar isteyen bir takım çıktı ortaya. Üstelik Okan Koç'un, Özgürcan'ın olduğu bir kadroda.

Üst üste alınan galibiyetler ligde kalmak için yeterli olmadı. 33.hafta maçında Samsunspor'u iç sahada 1-0 yenebildiği için son hafta küme düştü. Eğer akaryaspor o maçta 1 gol daha atsaydı ligde kalan onlar olacaktı. Bu sene Süper Lig'e çıkan Samsunspor'un hikayesi de belki o maçtan başlayarak yazılmalıydı.

Ligin son maçı İstanbul deplasmanı. Sakaryaspor, Kasımpaşa (o sezon Süper Lig'e yükseldi) karşısında 1-0 önde. Ama yeterli değil. Altay, (bu sene düştü) K.Erciyesspor'a yenildiği için düşen takım Salaryaspor olacaktı. İşte tam bu anlarda, Sakaryaspor'un küme düşmesinin hemen hemen kesinleştiği bu anlarda; İstanbul'da bu tezahürat patlıyor. O sezon defalarca söylenen tezahürat son defa söyleniyor ve sezonu kapatıyor...

Ve ondan sonra TFF 2.Lig'de geçen 2 sezon...

Pazar günü hasret sona erdi. Göztepe'nin 7 sene, Adana Demirspor'un 6 sene gezindiği yerlerde Sakaryaspor sadece 2 sene kaldı.

Bu sezon yine Şaban Yıldırım göreve geldi. Takım Play-Off'a girdi. Finalde Bandrımaspor'u yendi. Buralar bilinen hikayeler. Çok konuşulacak. Ama aslında herşey 2 sezon önce başladı. O günleri hatırlamak lazımdı.

2 sene içinde seviyorum seni tezahüratı Türkiye'de tüm tribünlerin söylediği bir tezahürat oldu ama hiçbiri Tatangalar'ın söylediği kadar güzel olmadı. Çünkü içten gelen ve inanarak söylüyorlardı.

Salı, Ocak 11

Bexhill-Sakarya Köprüsü


Geçen sene Livorno geldi. 3 gün sonra Ajax gelecek. Zamanında Milan, jubile maçı için geldi. Hepsi güzeldi de, belki de en güzeli bu oldu. İngiltere'nin amatör takımlarından (hatta amatörün amatörü) Bexhill United takımı, Sakarya'ya geldi. Çağıranlar Tatangalar. 1 hafta boyunca şehirde kaldılar. Tatangalar ile maç yaptılar, Sakarya'nın amatör kulüpleritle maç yaptılar. Beraber yemekler yenmiş, muhabbetler edilmiş.
Bu ziyaretin sportif anlamda ne Sakaryaspor'a ne Bexhill'e bir katkısı olmuştur. Ama sporun asıl amacına katkıda bulunulmuş. İki farklı şehir; iki alakasız takım birbiriyle kaynaştı. Güzel olmuş.

Çarşamba, Aralık 15

Marmara Derbisi


Kısa kısa geçelim. Maçın başlamasına 3 saat kaldı. Günün, belki de haftanın en önemli maçı; Kocaelispor - Sakaryaspor.

Gönül isterdi ki yıllardır beklediğimiz bu maç hafta sonu oynansın ve civar illerden biri olarak biz de gidelim ve yerine izleyelim. Ama olmadı. Maç bir hafta içi gününe, çarşambaya denk geldi. Belki güvenlik sebebiyle bilerek getirildi. Biz de internetten takip edeceğiz. En azından Sakaryaspor taraftarı içeri girilebilecek. Maçla ilgili en büyük temmeni de burada başlıyor. Olaysız ve vukuatsız olsun. Kimse üzülmesin, kimsenin kanı dökülmesin ve en ufak bir malzeme verilmesin.

İki komşu şehir 13 Ocak 2008'den beri karşılaşmıyor. 2008'deki maç Taner Gülleri ve Mustafa Pektemek'in karşılıklı golleriyle 1-1 berabere sonuçlanmıştı. Sakaryaspor bir önceki sezon Süper Lig'deydi. Kocaelispor ise 5 senedir Süper Lig kovalıyordu. Sakaryaspor kağıt üstünde daha iyi, daha güçlü ve tecrübeli bir kadroya sahipti. Ama sezon sonunda gülen Kocaelispor oluyordu ve doğrudan Süper Lig'e çıkıyordu. Sakaryaspor ise aylar boyunca önde götürdüğü ligi son haftalarda yaşadığı puan kayıpları nedeniyle ilk 2 dışında bitirmiş, İstanbul'da oynanan Play-Off'da ise Boluspor'a elenmişti.

2 senede gelinen nokta acıtıcı. Süper Lig'e çıkmak için son haftalara kadar mücadele eden iki takım, son iki senede toplam 3 defa küme düştü ve TFF 2.Lig'de buluştular.

Kocaelispor Süper Lig'e ve Bank Asya 1.Lig'e arka arkaya sezonlarla veda ederken, iki takımın son 2 sezondaki en büyük başarısı Sakaryaspor'un geçen sezon TFF 2.Lig'den düşmemesi oldu.

İki takımın son durumları umut verici. Güzel hikayeler var. Sezonun ilerleyen bölümlerinde anlatırız Çünkü 2 sene önce Sakaryaspor için ve geçen sene Kocaelispor için bu tarz yazılar yazmamıza rağmen iki takım da küme düşmüştü. Bu sefer totem olsun. Fakat Kocaelispor'un haftalardır kaybetmediğini ekleyelim.

İki takım 1999'dan beri Süper Lig'de karşılaşmıyor. 1999 Şubatı'nda oynanan maçı konuk Sakaryaspor Nikolovski'nin golüyle 1-0 kazanmıştı. Kocaelispor ise rakibini 5 maçtır yenemiyor. En son 2003'te Yaşar Aydın'ın tek golüyle Sakaryaspor'u 1-0 mağlup etmişti. Yaşar Aydın Kocaelispor'da uzun seneler kalamadı. Golü attığı sezon en iyi sezonuydu ve 20 yaşındaydı. Bu seneki Kocaelispor kadrosunda bu tarife uyan futbolcu sayısı oldukça fazla. Yani Kocaeli deoğmlu genç futbolcular. Golleri atanlar Marmara derbisinin tarihine adını yazdıracak.