Saçmalamak genelin algısında kötü bir şey olarak görülse de aslında güzeldir. Saçmalama başlayınca mantıktan uzaklaşılır, rolden doğallığa geçilir. Doğaçlama başlar. Bu da yaratıcılığın sınırlarını zorlamaya başladığı gibi, heyecanı da arttırır.
Almanya'nın Arjantin'i 4-0 yenmesi oldukça saçma bir skordur. Maçın ikinci yarısının başından itibaren, maç çığrından çıkma noktasına geldi zaten. O dakikadan sonra 60 dakika boyunca top oynamayan Arjantin de gol bulabilirdi ve o golü bulursa herşey çok değişirdi. Golü bulan Almanlar oldu, saçmalama şerefine de onlar sahip oldu.
İspanya - Paraguay maçı da hemen hemen aynı dakikalarda mantıktan koptu. Arka arkaya iki penaltı, iki kaçan penaltı, verilmeyen bir 3.penaltı. Aslında maçta en çok saçmalayan toptu. Oyunun en fazla doğaçlama yapan oyuncusu o oldu. Villa'nın golünde kaleye girmek istemedi, naz yaptı, gösterdi ama vermedi en sonunda İspanya hanesine 1 sayısını yazdırdı. Golden sonraki pozisyonda, Casillas'ın bacağına çarpması da onun isteğinden kaynaklanıyordu.
Dünya Kupası'nın ilk günleri planlı, taktik anlayışlı, düzenli, sistemli ve bunların getirisi olarak ruhsuz ve cansız maçlara sahne olmuştu. Artık, kopma noktasına geliyoruz.
Bu kadar düzen, bu kadar plan yeter. Artık saçmalama zamanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder