Salı, Temmuz 1

Ağlaya Ağlaya Finale


Bu seneki Brezilya'yı seviyorum. Aslında 2010'dakini de seviyordum. Hatta 2010'dakini daha çok seviyordum. 2010'daki Brezilya, Dünya Kupaları'nda bana en çok sempatik gelen Brezilya'ydı. 1994 - 1998 - 2002 ve 2006 takımları çok şey vaad edip az şey sunan takımlardı. O neden bana biraz riyakar geliyorlardı. Yerin dibine sokulan 2010 takımı ise, az destek ve ufak beklentilerle doğruyu yapmaya çalışıyordu. 

Güney Afrika'da oynanan Hollanda maçı gerçekten çok ilginç bir maçtı. Bu kadar farklı bir 45 dakika nasıl oynandı aklım hala almıyor O gün devre arasında, o soyunma odasında ilginç şeyler olmuş olabilir.

2010'u geride bırakalım. 2014 takımı, 2010'dan daha zayıf. Savunma hattı daha güçlü olmasına rağmen, sadece Neymar'a bağlı kalan bir takımın ilerlemesi mümkün değil. Ama ilerliyorlar. Benim de ilgimi çeken bu. İnanılmaz bir motivasyon var. Ve inanılmaz bir baskı.

Milli marşlarda ağlayan futbolcular grubu.. Ev sahibi baskısı. 1950 takımının neler yaşadığı nesilden nesile aktarılmış ve şimdi o hikayelerle büyüyen bu oyuncular aynı şeyi yaşamamak için uğraşıyorlar.

Scolari ve Parreira ne yapıyorsa yanlış yapıyor sanki. Hoca eleştirmeyi sevmem ama oyuncuların bu mental açıdan zorlanışlarını görünce, sanki ana-babalarıymışım gibi kızıyorum. Belki başarı gelecek ama insani açıdan yanlış bşir şey var.

Brezilya'nın saha içinde kötü ve zevksiz futbol oynama nedenini Parreira'ya bağlıyorum. 1994 ve 2006 hatta yakından gördüğümüz Fenerbahçe günleri buna işaret ediyor. Futbolcuların mental açıdan baskıya maruz kalmalaının nedeni ise sanırım Scolari.

Henüz 22 yaşında olan Neymar, turnuva öncesinde "Futbolun baskı yarattığını düşünüyorsanız kendinize başka bir spor dalı bulmalısınız" diyordu. O böyle söyleyince, bununla başedeceğini sanmıştık. Ama herhalde o da Scolari'nin onu bu kadar zorlayacağını tahmin etmemişti. Bütün takımı Neymar'ın üzerine kur, en kritik maçın 5. penaltısını ona attır... Zor işler. 22 yaşındaki bir futbolcu için oldukça zor. Maradona'nın İspanya'daki turnuvada kırmızı kart gördüğü yaşta...

Sırf bu nedenle; Scolari ve Parreira'yı ne kadar sevmesem de saha içinde didinen Brezilyalı topçulara saygım artıyor. İtalya da elendikten sonra turnuvada başarılı olmalarını istediğim takım onlar. Üstelik normalde evsahiplerinin başarılı olmasını pek istemezdim. Fakat bu sefer ev sahibi olmak, deplasmanda olmaktan daha zor galiba...

Hiç yorum yok: