Pazar, Kasım 30

Carrie



Stephen King'i hiç okumadım ama kaçıncı defa filme dönüşen bir hikayesini izlediğimi hatırlamıyorum.

Hemen hemen çoğunda gerildim, heyecanlandım ve filmin sonuna kadar merak duygusunu yaşadım. Üstelik hepsinde, az veya çok düşündürmeye iten bir felsefe barındığına inanırım.

Fakat sanırım benim için en zayıfı buydu. Carrie; güzel bir hikaye olabilir. Okuyunca -ki sanmıyorum- fikrim değişebilir. Ama Brian De Palma öyle bir hale getirmiş ki, 80'lerin gençlik filmlerine ışık tutmaktan başka bir artısı olmamış (Film 1976). Korku eksinde yola çıkıp komediye dönüşmek bir korku filminin yaşayacağı en büyük sıkıntı. Sanki burada öyle olmuş. Son sahnelerde korkmak, gerilmek bir yana, gülünç hallerle karşılaştım.

Öte yandan King, kendi eserlerinin sinemaya uyarlanmasından hoşlanmaz ve ortaya çıkan filmlerin çoğunu beğenmez. İlginç olan King'in bu filmi beğenmiş olması...

Herhalde bunun da gazına gelinerek 2013'te yeni bir versiyonu çekildi. Aslında bu da başka bir konu. Aradan geçen 40 senede yaşanan bir değişim söz konusu. Mesela toplumdaki güzellik algısı. Veya yaş grupları arasındaki değişim.

İkincisini izlemedim, izleyeceğimi de sanmıyorum. Hollywood'un kısırlaştığını görmek hem üzüyor hem de ince ince bir tebessüm oluşturuyor.

Hiç yorum yok: