Pazartesi, Kasım 17

The Straight Story



David Lynch filmi izleyeceğim için çok keyifsizdim. Sanki film izlerken kafama silah dayıyorlar. Madem istemiyorsun, izleme o zaman. Ama işte hangi filmin iyi çıkacağını da bilemiyorsun. İnatla karşıma çıkan her filmi izlemeye çalışıyorum ve ne olursa olsun yarıda bırakmıyorum.

Bu filmden de beklentim yoktu. Yine bir yerlerde olaylar karışacaktı, nesneler başka şeylere dönüşebilir, insanlar delirebilirdi... Olmadı. Basit bir şekilde aktı gitti. Lynch'in en ve belki de tek "Lynch tarzında" olmayan filmi. Ve sanırım Lynch'in en iyi filmi.

Hikaye çok orjinal olmayabilir. Bir yol hikayesi. Küçük ve bilindik mesajlar. Ama Lynch'in kareleriyle şahane bir hale geliyor. Başroldeki Richard Farnsworth Oscar'a aday olacak kadar iyi ama filmin çekimleri sonra erdikten kısa bir süre sonra intihar ediyor.

Müzikler muhteşem, altında Angelo Badalamenti'nin imzası var. Zaten iyi bir referans, filmde de şaşırtmıyor. Hatta film dışında da açıp izlenebilir. Filmin birçok sahnesinde ama en çok da son sahnesinde insanı huzura erdirten ama aynı anda da hüzün yayan Montage favorim.

Müthiş karakterler.. Çim biçme makinasıyla ülkeyi bir uçtan diğer uca geçen adamın hikayesinde yer alan karakterlerden ne beklenir... "Önemli olan varmak değil yolda olmak"tır felsefesine uygun bir şekilde; yolda Alvin'in karşısına çıkan her karakterin de ayrı bir tadı vardır. Fakat bu hikayede önemli olan varmaktı galiba...

Sanırım underrated bir film diyebilirim. Gerçi IMDB puanı 8.0, fena sayılmaz. Ama çok popüler değil. Lynch seven insanların "Çok sıradan" diye burun kıvırdıklarını düşünüyorum. Oysa çok başka bir adamın ismi geçse bayıla bayıla izlenirdi.

- Yaşlanmanın en kötü yanı ne?
+ Bir zamanlar genç olduğunu bilmek...


Hiç yorum yok: