Yeşilçam filmlerine, televizyonların da sayesinde küçük yaşlarımızdan itibaren çok fazla maruz kaldığımız için bir dönem onlarla oldukça alay etmiş ve hatta kendilerinden kaçınmıştık. Benim ergenlik dönemlerime denk gelir bu asi tavrım. Çok pişman değilim, keza çabuk döndüm o ukalalıktan. Zaten herkesin öyle yılları olur. Zamanla izledik, genelde sevdik, eksiklerin nedenini anlayınca saygı duyduk.
Fakat yine de Yeşilçam'ın, yetersizlikler dışında oluşan zayıf noktalarının olduğunu da düşünürüm. Yıkılamayan kaleleri, ezberleri vardır. Mesela, Türkan Şoray'ın abartılması bunlardan biridir. Senede 124 film çeviren Şoray'ın devamlı bir filmine ve o ölü bakışlarına denk geliyorduk. Eski Türk filmlerini doğru dürüst izlemeye başladığımda bile Şoray ambargom devam etti.
Tarık Akan'ın vefatından sonra ise tekrar Akan'ın filmlerine bakasım geldi. Baraj da onlardan biriydi. Zamanında sevmemiştim ama aslında fena film değilmiş. Şimdi düşününce Şoray için de yenilikçi bir filmmiş. İlk defa o "Namuslu iyi kadın'' imajından kurtuluyor ve bir genelev kadınını canlandırıyor. Ve hemen hemen ilk defa benim gözümde sevilen bir karakter yaratıyor.
Bu arada Şoray'ın bu filmde 32 yaşında olması da çok ilginç. Kendisi çok daha yaşlı duruyor. Zaten kendisi hep daha yaşlı göstermiş, buna rağmen 'sinemanın güzel kadınlarından' biri olarak anılmıştı.
Tarık Akan da kariyerinde belki de ilk defa kötü bir karakter canlandırıyor. Kötü karakter olması önemli; çünkü onu sevenlerin kafasındaki imajını yavaş yavaş yıkmasına neden oluyor. Baraj film olarak belli bir sınıfa ait filmlerden biri olmasa da (gerçekçi çizgisi es geçilmesin); Akan için Maden'in, Sürü'nün, Yol'un ve diğerlerinin önünü açmış diyebiliriz. Her şey yavaş yavaş ilerler. O çapkın delikanlının, sert bir solcuya dönüşmesi için önce barajlarda çalışıp halkın içine girmesi gerekiyordu. O nedenle Baraj; bu iki figür için de önemli bir yerde duruyor.
Yine de filmin yıldızı ne Akan ne Şoray. Naser Malek adıyla Yeşilçam'da yer edinen asıl adı Nasser Malekmotei olan İranlı aktör, şantiye şefi Nazım karakteriyle şov yapıyor. Kendisi hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. IDMB'de bile bir dönemden sonra filmleri olmaz. O bir dönem de İran devrimine tekabül ediyor. 1979'dan sonra sadece bir filmde oynamış.
Oysa çok ilginçtir. 70'ler; Türk sinemasında Şoray ile Akan'ın estiği yıllarıdır ama filmin üçüncü ve ünsüz oyuncusu resmen hepsinin önüne geçer. Sırf onun için bile izlenebilecek bir filmdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder