'Hep sonradan.mp3' hayatımızın fonunda çalıyor sanki ve biz onun klibinde oynuyoruz çoğu zaman... Niye böyle oluyor bilmiyorum. Bir şey popüler olunca karşı çıkıyoruz, 5-6 sene sonra ise "ulan iyiymiş be aslında" diyerek dileniyoruz. Biraz "elleri değsin istemedim, gözleri değsin istemedim" durumu aslında bu. Anlayamazsınız.
Bu blogun alamet-i farikasıdır aslında. Eski filmler, eski diziler, eski kitaplar... Sonradan okunur. Sonradan keşfedilir. Bu günün gözüyle bakılır o günlere. Belki de böylesi daha sağlıklı. Biraz da tarihçi rahatlığı, sallamak kolay eskiye. Onun verdiği huzur ortamını arıyoruz işte. Geçmişin fotoğrafını çekmek. "Şampiyonluk Nasıl Bağıra Bağıra Geldi" yazı dizisini hazırlama kolaylığını/özgürlüğünü seçiyoruz aslında. Yoksa "Ne olacak bu X'in hali" yazı dizisini hazırlamak zor iş, matematiksel olarak şampiyonluk şansı devam ederken 3 puanlı sistemde...
Olmadık yerlerde, olmadık insanları keşfetmekte üstüme yok. Genelde bu tarz insanlar ya ölmüş ya öldürülmüş ya kendi canına kıymış ya da ölümcül bir hastalığa yakalanmış oluyor. Ben de buna tutuluyorum. Hepsi birer yazı konusu. Didem Madak, Yavuz Çetin, Tezer Özlü, Oğuz Atay, Sabahattin Ali, Uzay Heparı, Gökhan Semiz, Ömür Kılıçaslan....
Bunlar insanlardı, ruhlardı. Bir de soyut şeyler var. İsmi geçince mavi ekran verdiğim Ezel var mesela. 48kutay esprisini yaptığında hep mavi ekran vererek bakıyordum. "Dur bi başlayayım şuna da fransız kalmayayım" diyerek başladım. Başıma geleceği biliyordum, daha ilk bölümde sormaya başladım "sahi ben 2007-2008 yıllarında ne yapıyordum?"
Bir şekilde değişiyordu Türk basını. Abdullah Çevrimler, Ziya Şengüller, Korkut Gözeler yerini Mehmet Demirkollara , Altan Tanrıkululara bırakıyordu...
Hıncal Uluç'un bir yazısıyla gündem belirlediği seneler... "Oğlum Altan Tanrıkulu üniversite öğrencisiymiş, Fatih Altaylı'ya istatistik mailleri atıyormuş. Adam keşfetmiş bunu, Yeni Yüzyıl'a almış" efsaneleri dönüyor, Mehmet Demirkol-Uğur Meleke ağız birliği etmişcesine "Bunlar genç çocuklar, 21 yaşında milyarderler kulübüne giriyorlar, sorumluluklar alıyorlar bu genç yaşta. Hatırlayın biz o zaman neredeydik 21 yaşımızda" diyordu.
Bu eskiye özlem, eskiyi keşfetme, eskiyi bugünün gözüyle yorumlama isteği... Biraz da bu yüzden. Sahi o sene neler yapıyordum, "Haaaa hatırlıyorum oğlum o maçı, o gün benim sınavım vardı. İzleyememiştim sahi" hikayeleri...
Kahramanlarımız futbolu bıraktı, ilk gittiğimiz stadyumlar yıkıldı, ilk sevdiğimiz kızların çocukları ilkokula başlayacak...
Bir yandan da bir umut, keşfetmediğimiz bir sürü Ahmet Kaya şarkısı halihazırda duruyor. Yeni yeni videolar peydah oluyor Youtube'da, Ogün'ün cenazede dayak yeme videosu bir yerlerde duruyor mesela.
Ben Fatih Terim'in yerinde olsam, geçerim Adana Demir'in başına, Süper Lig'e çıkarır, şampiyon yapar, Şampiyonlar Ligi'nde 3.olup Uefa'ya giderim, Adana'ya Uefa Kupası getiririm...
Niye Şampiyonlar Ligi'ni almak istemiyorum? Onu da sosyologlar açıklasın!
Yazar: Refet
1 yorum:
Edit : bi de nilgun marmara var
Yorum Gönder