Pazar, Temmuz 29

Wonder Wheel


Woody Allen'in son filmi. Çok sevmedim ama en sevdiğim filmi de -şimdilik- bu oldu. Harika değil ama bir sinema filmi işte. Anlatımı kendi tarzının dışında. Gerçi çok fazla üreten bir adamdan bahsediyoruz, (48. uzun metrajlı filmiymiş)  ben de 48 filmin yarısını dahi izlemedim ama ününe neden olan filmleri aklıma getirdiğimde kendimce bir standart belirliyorum.

Wonder Wheel o kalıpların dışında. Replik bombardımana maruz kalmıyoruz. Karakterler çok iyi oturmuş, metaforlar var, kurgu akıyor. Yine New York var ama Allen'in devamlı başrol olarak kullandığı metropol tarafından uzağız. Biraz daha sahildeyiz, daha rahatız. Dünyanın herhangi sahili olabilir gibi. En azından benim için büyük yenilikler bunlar. Oysa Atilla Dorsay, bu filmi yorulmadığı yazısında "Allen yaşlandı ve artık kendini tekrar ediyor" demiş. Dorsay diyorsa doğrudur, henüz Vicky Cristina Barcelona'yı dahi izlemedim. Belki onun ekmeğini yemeye devam ediyordur. Belki de bu onun için yeni bir tarz değildir. Fakat Allen kendini tekrar etmeyi ne yazık ki seven bir yönetmen, çok da şaşırmam.

Gerçi konu biraz klasik. Evlilik, ilişkiler vs... Tam Woody Allen meselesi. Fakat zaten dünyada üretilen sinema ve edebiyat eserlerinin büyük kısmı bu konuları içeriyor. Allen'a bu nokta yüzünden tekrardan dem vurmak haksızlık olur. Önemli olan anlatım tarzı. Bu da yeni dönemin sinema izleyicisinin sevebileceği bir anlatım tarzı. Tabi gişe için sıkıntı yaratabilir ama o konulara hakim değilim. 

Bir sinema filminde anlatım tarzını destekleyecek, güçlendirecek olan en önemli unsurlardan biri görüntü yönetmenliği. İyi bir görüntü yönetmeni izleyeni filmde, karelerde, sahnelerde, arka planlarda tutar. O nedenle belki de filmin en iyisi İtalyan görüntü yönetmeni Vittorio Storaro'ydu...

Oyuncular da oldukça iyiydi. Kate Winslet'ın artık 'yaşlı kadın' olmaya doğru ilerlemesi üzücü. Jim Belsuchi'yi severdim ve uzun zamandır göremiyordum. Onu izlemek de güzel oldu. Justin Timberlake ayrı bir yazı konusu ve adam üst düzey olmasa da oyunculuk işini de sırıtmadan becerebiliyor.

Filmin bazı sıkıntıları var. Mesela tempo düşüyor ve bir kısır döngü sizi yakalıyor. Bilerek yapılmış olabilir. O his için yönetmen özellikle bunu tutturmuş olabilir. Ne de olsa filmin adı 'Dönme Dolap'.

Van Der Wiel...

Hiç yorum yok: