Türkiye'de kendine has sempatisi olan ama dünyanın başka hiç bir yerinde o kadar da meşhur olmayan bir takım Osasuna. Sebebi de malum; artık deyim haline gelen o meşhur kalıp... Başlığımız da oraya gönderme...
Osasuna tam bir asansör takım. Fakat öyle bir asansör takım ki; mesela bizim Samsunspor gibi değil. Samsunspor küme düşer haber olur, lige çıkamaz "Nerede bunlar" denir, yükselir "geri döndüler sonunda" denir. Osasuna küme mi düşer, La Liga'da mı kalır bilinmez. Bir yerlerde gezinir durur ve illa bir ara karşınıza çıkar.
2019-20'den beri La Liga'dalar ama. Üç sezon boyunca 10. sıranın etrafında dolandılar. Varlıkları ile yoklukları yine belli değildi. Zaten berbat pandemi sezonlarına denk geldiler ama onlar da pek renk katamadılar. Fakat bu sezon ise bambaşka bir şekilde ilerliyorlar.
Aslında oyun olarak bana halen keyif vermiyorlar. Ligdeki sekiz galibiyetlerinin altısı tek farklı. Hiçbir maçlarında üçten fazla gol olmadı. Zaten üç gollü maç sayısı da 5...
Yine de; bu sezon sonuç alıyorlar bir şekilde. Sekiz galibiyet hiç fena değil. Puan durumunda yedinci sıraya kadar yaklaştılar ve Avrupa kupaları ihtimalleri doğdu.
Fakat asıl olarak Kral Kupası'nda yarı finale yükseldiler. İki ezeli rakip Real Betis ve Sevilla'yı elediler. Hadi, bu sezon kötü günler geçiren Sevilla galibiyeti anlaşılabilir. Zaten ligde de yenmişlerdi. Fakat geçen sezonun finalisti Real Betis'i elemek önemli işti.
Nasıl yapıyorlar anlamıyorum. O nedenle bunu anlatacak durumda değilim. En fazla, teknik direktörleri Jagoba Arrasate'ye şapka çıkartırım. 44 yaşında bir Basklı. Görkemli bir futbolculuk kariyeri yok. Teknik direktörlüğü de Bask bölgesine sıkışmış. Real Sociedad'ın altyapısı, ardından kısa bir Numancia, ve 39 yaşında Osasuna'ya geçiş. Ardından da takımı alıp büyütme...
Bu sezona dair çok bir şey yazamayız belki ama Osasuna benzer bir kupa serüveni yaşamıştı. Kupada sadece bir kez final oynadılar. O zaman da (2004-05) çok ilginç bir hikaye yazmışlardı.
Meksikalı teknik direktör Javier Aguirre'nin çalıştırdığı takım ıkına ıkına ilerlemişti adeta. İlk turda alt lig takımı Castellon'u penaltılarla elemişlerdi. Ardından Girona'yı uzatmalar sonunda geçtiler, ki attıkları gol penaltıdan gelmişti.
En rahat geçtikleri Getafe eşleşmesinde bile ecel terleri döktüler. Çeyrek finalde ilk maçta 2-1 yenildikleri Sevilla'yı (Dani Alves, Sergio Ramos, Jesus Navas, Baptista, Diego Capel, Ariza Makukula'nın yer aldığı takım), ikinci maçta elediler.
Bu arada o Osasuna da bomboş bir takım değildi. Sık sık kulüp değiştirerek bir kariyer inşa eden Savo Milosevic, en çok oynadığı kulüpteki ilk sezonunu geçiriyordu. Pierre Webo kadrodaydı. Bu günlerde halen futbol oynayan Atletico efsanesi Raul Garcia yeni yeni çıkıyordu. Fakat tabi tartıya koyunca da bunlardan fazlası da çıkmazdı.
Biraz vasat bir ekipti ama yarı finalde 120 dakika boyunca tek golün atıldığı eşleşmede Atletico'yu geçerek finale yükseldiler. Madrid'de Real Betis'e toslayarak peri masalına son vermerk zorunda kaldılar.
Bu sene yine benzer bir şekilde gidiyorlar. Kimse anlamadan, fark etmeden bir anda yarı finalist oldular.
Finale bir engel kaldı. Torbadan Real Madrid ve Barcelona gelebilir. O zaman pek şansları olmaz. Fakat Bask derbisi de çıkabilir ve eğer Athletic ile eşleşirlerse biraz daha şanslı olabilirler. Gerçi kağıt üzerinde ağır basan yine Athletic olur ama Osasuna ligde konuk olduğu rakibine yenilmemişti. Tabi ki tipik bir Osasuna maçı olarak 0-0 bitti.
Bu arada bu sezon Madrid'de Real'e de yenilmedikerini hatırlatalım. Barcelona'ya ise 1-0'dan maç verdiler, 85. dakikada yedikleri golle...
Kuralar 30 Ocak'ta çekilecek. Takipteyiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder