Salı, Ocak 17

92-93 Sezonunda

 


Konu nereden nereye geldi ve sonunda böyle bir takım fotoğrafı ile karşılaştık. Adeta Konya-Belgrad hattı...

Dün gün içinde Türkiye'de beklenmedik bir gelişme yaşandı. Konyaspor, başarılı teknik direktörü  İlhan Palut, ile yollarını ayırdı. Bir yandan şaşırdık bu gelişmeye, bir yandan da kabuk bağladığımız için çok fazla üzerine düşmedik. Konuyla ilgili yazacağımız birkaç cümle olabilirdi ama sıcağı sıcağına girmek istemedim.

Sonra akşam saatlerinde Konyaspor'un yeni teknik direktörüne dair haberler çıkmaya başladı. İsmini daha önce pek duymadığımız Sırp hoca Aleksandar Stanojevic'in, ligimize geleceği söylendi. Konyaspor'un son 20 yıldaki ilk yabancı teknik direktörü olacaktı. Hatta kaynaklar doğruysa, tarihindeki üçüncü yabancı teknik direktör. Bu da tercihi daha ilginç hale getiriyor. Öte yandan hocanın yardımcısı Konyaspor'un eski savunmacısı Jagos Vukevic olacakmış. 

Gelişmeleri takip ederken ben de hemen hoca hakkında bir araştırma yapmak istedim. Stanojevic henüz 49 yaşında ve sadece Partizan ile PAOK'ta görev yapmış. PAOK'tan Süper Lig'e geçen hoca denilince aklıma hemen Igor Tudor geliyor. Belki Aleksandar hoca da buradan Serie A ve Marsilya'ya uzanacak bir kariyer çizebilir.

Fakat tabi önemli bir handikabı var. Bunu da araştırma yapınca gördüm. Kendisinin Tudor kadar görkemli bir futbolculuk kariyeri yok. Partizan'da gençliğini geçirmiş, Sonra ülke içinde başka takımlara transfer olmuş. Arada  ufak bir Mallorca yapmış. Kariyerinin sonunda yine Partizan'a gelmiş.

İşte tüm bu araştırma esnasında Partizan tarihine girmek durumunda kaldık. Yukarıdaki foto da o sayede önüme düştü.

1992-93 sezonunun Partizan'ı. Kadroda tanıdık isimler var. Savo Milosevic, Predrag Mijatovic, Zlatko Zahovic... Muhteşem bir hücum hattı. Arkalarında Slavisa Jokanovic, Roma'dan hatırladığımız Ivan Tomic...  Tarihte daha iyi kadrolara sahip Yugoslav takımları mevcut ama gece gece önümüze böylesi düşünce de hislendirdi bizi....

Zaten bu kadro da ligi şampiyon olarak bitiyor. Tam savaş dönemi. Yeni Yugoslavya Ligi'nin ilk şampiyonu. Tabi Hırvatlar, Boşnaklar falan yok artık; Sırplar ve Karadağlılar. Partizan da ikinci Kızılyıldız'ın önünde 14 puan farkla yakalıyor şampiyonluğu.

Mijatovic o sezonun takımdaki en golcü oyuncusu oluyor. Sezon sonunda da Valencia'nin yolunu tutuyor. Aynı transfer döneminde Zlatko Zahovic de Portekiz'den Vitoria Guimares'e transfer oluyor. İyi ki de yle yapıyor zira hem Porto hem Benfica'da kendisine güzel bir kariyer inşa ediyor.

Savo Milosevic iki sezon daha kalıyor, bu sefer sezonun en golcü oyuncusu o oluyor, ardından 1995'te o da Aston Villa'ya gidiyor.

Tabi bu hikayelerin Stanojevic ile pek alakası yok. O bu dönemde henüz genç bir oyuncu. Zaten Partizan'da da pek tutunamıyor önceleri. Fakat geri döndüğünde, yani 90'ların sonunda, Sasa Ilıc, Mateja Kezman, Zoran Mirkovic gibi tanıdık figürlerle takım arkadaşlığı yapıyor.

Belki bir ara o kadroya da bakmak lazım. Fakat önce hocanın Konyaspor ile imzalamasını bekleyelim. Yeşil-beyazlı kulübün Partizan ile bu kadar sık anılacağı bir yazı yazacağımı düşünmezdim ama futbol böyle bir şey işte...

Hiç yorum yok: