Çarşamba, Ağustos 11

2003-2008


Aşağıda anlatılan tamamen gerçek olaylardır:

- İki tane futbolcumuz var, çok güveniyoruz. Saha içinde kavga ediyorlar. Saha içinde kavga eden iki takım arkadaşı, kaç kere gördünüz? Az da olsa vardır, buranın ilginçliği maçtan sonra iki futbolcunun "biz kavga ederiz kime ne, ailecek görüşüyoruz zaten" demesidir.

- Bir tane futbolcumuz var, genç bir yabancı, geleceğe damga vuracak gibi gözüküyor. Çok da ucuza almışsınız. 1 ay önce ezeli rakibe de gol atmış. Herkesin sevgilisi. Bir gün eve gelip televizyonu açıyorsunuz ve öğreniyorsunuz ki genç topçu parası ödenmediği için ülkesine kaçıyor.

- Dünyanın her yerine affedilmez bir günahtır ezeli rakibe transfer olmak. Bu takımın stadyumunda taraftarlar arasında bir kere kavga çıktı, ezeli rakibe transfer olan futbolcu geri alınsın mı alınmasın diye.

- Stad demişken, şehrin ortasındaki stadyum duruken 1 sene boyunca gereksiz yere dünyanın en şaçma stadında maç yapmaya gittiniz.

- Her takımın gece hayatına düşkün futbolcusu vardır. Bara giden futbolcu her takımın olmazsa olmazıdır. Bu takımın santrforu ise bara gitmez, kendisi barı işletir. Bar sahibi bir forvetimız vardı.

- Hoca ve taraftarlar her zaman birbirini sevecek diye bir kural yok. Zaman zaman atışmalar olabilir. Ama bu kulüpte, ikilinin tartışma konusu kaybolan bir cep telefonuydu.

- Oynadığı dönem boyunca taraftarın küfür ettiği yıldızının barışmadığı bir futbolcu illa olur. Bu takımda da vardır öyle bir futbolcu. Sürekli küfür yer, ama kimseye nasip olmayan bir şekilde Kapalı tribüne de 3 kere çağrılmışlığı vardır. Takımdan ayrıldığı zaman ise herkes arkasından iyi konuşur, başarılarının devamını diler.

- Şampiyonluk kazandırmış hocası vardır takımın. Önce hocanın sözleşmesi uzatılır, 3 ay sonra tazminat verilerek uğurlanır.

- Takımın transfere ihtiyacı vardır. Yaz dönemi boyunca Franszılar'ın ünlü futbolcu beklenir. Bugün gelecek, yarın binecek derken, transfer edilen ünsüz bir Yugoslav olur.

- Bir tane stoper düşünün, taraftarın sevgilisi, her derbi öncesi mütemadiyen balıktan zehirlenir.

- Takımınız şampiyonluga koşarken, futbolcular idmanda şarkı söylüyor. Şarkının adı; "param yok pulum yok."

- Takım, Avrupa'nın en zayıf takımlarından birine eleniyor. Büyük hüsran. Maç sonu bir taraftar, yöneticiyle tartışıyor. Storelarda uzun kollu forma yok diyor, yönetici "sen satılmış taraftarsın" diyor.

- Takımın 3-1 önde olduğu bir maçı 3-3 bitirme nedeni; rekor kırmak isteyen santrfora gol attırma isteği..

- Futbolcunun taraftardan dayak yemesine nadir karşılanır ama vardır. Her takımda olur. Bu takımda ise bu olay takımın uçağında olur. Taraftar, takım uçağında futbolcuyla kavga eder.

- Sezonun en önemli maçına çıkacaksınız. Rakip ezeli rakip. Onlar kampa girer, dış dünyaya kapanırlar. Bu takım o maça, mangal yaparak, stand-up şovlara giderek hazırlanır. Sonuç, 4-0'lık mağlubiyet.

- Eski efsane futbolculardan biri, kaptanlık yapmış bir stoper, her takımda olmayan bir bayrak adam, bir deplasman maçında eski başkanına kol kaldırır.

- Bu takımın şampiyonlukları da gariptir, normal değildir. Bir şampiyonluğu için 16 dakika bekler, diğerinde son 6 maça hocasız çıkar.

Ve daha niceleri....

Yukardaki olaylar Galatasaray'ın 2003-2008 yılları arasında yaşandı. Hepimiz yaşadık. Yaşandığı zaman çok sancılıydı. Ama şimdi düşününce; çok aksiyonluymuş be abi..

Şimdi takıma bakınca bir aksiyon yok. Kırık karakterler yok. Olay yok, heyecan yok. İyi mi kötü mü bilemedim. Ama çocuğuma anlatacağım olaylar hep geçmiş döneme ait. Son 2 sene nedense çok renksiz. Acaba içimizdeki isteksizliğin nedeni bu mu?

Sportif başarısızlık nedeniyle değil bunu biliyoruz. Galatasaray'ın bir aksiyon filmi gibi olduğu yıllara özlem mi duyuyoruz yoksa? Kesinlikle "o yıllar daha iyidi" yazısı değil bu. Fakat heyecanlı ve renkli olduğu gerçeğini yok sayamam. Ve belki şimdiki takımın ihtiyacı olan da budur; garip olaylar, sebepsiz gerginlikler..

1 yorum:

DodgeRam dedi ki...

Baliktan her derbi oncesi zehirlenen stoper:)Demek sadece ben boyle dusunmuyormusum:)Eline saglik guzel ve komik bir yazi olmus...