Pazartesi, Ağustos 9

Fransız Hasan


Hasan Kabze ile Semih Şentürk 2006 yılında çok konuşulan iki isimdi. İkisi de takımlarında sürekli yedekti. Takıma daha fazla girmeleri gerektiği söyleniyordu. Oyun stillerinde farklar olsa da ikisinin de ortak özellikleri vardı.

Semih çok daha eskiden beri İstanbul'da olsa da aslında Kabze ondan yaş olarak daha büyüktür. Aralarında 1 sene var. Semih 83, Kabze 82 doğumlu... (Aslında Semih hala genç Semih sayılabilir, 27 yaşında. Onun 30 yaşında sananlar var ).

İkisi de İzmir'de futbola başladı. Semih İstanbul'da altyapı liglerinde gol atarken, Hasan Anadolu'da alt liglerde oynuyordu ki, ikilinin karakteri arasındaki en önemli farkı oluşturan etken budur bence. Semih ve altyapılarda yetişen futbolcular daha rahat bir kariyer hedefi çizerken, Anadolu'da kasap stoperlerden tekme yiyerek büyüyen futbolcular Rusya soğuğuna yol almaktan çekinmiyorlar.

Hasan Kabze, Beşiktaş maçında şampiyonluğu getirdikten 1 sene sonra takımdan yollandı. Fazla konuştuğu söyleniyordu. Bizim de gözümüzden kaçmıyordu. "Forma istiyorum" diyordu sık sık. Önünde Hakan, Necati, Karan gibi isimler olmasına rağmen.

Semih ise sürekli yedekti ve bundan rahatsız olmuyor gibi gözükmye çalışıyordu. Belki de gerçekten rahatsız olmuyordu. Oyuna girince golünü atıyor, sonra yine kulübede bekliyordu.

Hasan Kabze'nin güzel bir dönemi olmadı. Beşiktaş maçında ve 2006 yılında yaptığı birkaç son dakika sihiri sayesinde tribünlerin sevgilisi oldu o kadar. O sevgili olma kısmı da bir yere kadar, tribün seviyordu ama oynamasını da pek istemiyordu, uğultulardan anlaşılan buydu.

Semih de Hasan Kabze'de bence İstanbul topçusu değildi. Buna rağmen özellikle Semih, Fenerbahçe altyapısından gelmesini iyi kullandı. Camia çocuğu olarak uzun süre takımda kaldı. Hakkını yememek lazım; futbola 17 yaşında başlayan Hasan Kabze, Sami Yen çimlerinde kafası önde topla kavga eden bir forvet portresi çizerken, Semih üzerine birşeyler de koyuyordu.

Çok konuşan Hasan Rusya'ya transfer olunca gözden ırak oldu. Bu zaman zarfı Semih'in altın dönemi. Ligin gol kralı, Euro 2008'in yıldızı. Fakat Kabze kadar isyankar olamadıği için 2010 yılında hala Fenerbahçe'nin yedeği.

Hasan Kabze, kariyerinde çok büyük başarılar olmasa da, altın bir dönem olarak sadece Dolmabahçe'de oynadığı 25 dakika gösterilse de artık bir Fransız Ligue 1 topçusu. 3 sene önce "İstanbul'da topçusu değil" dediğim adam artık beni hem haklı hem haksız çıkartıyor.. O artık İstanbul'dan çok uzakta, Fransa Ligi topçusu.

Hasan, dün Montpellier formasıyla ilk maçına çıktı, umarım devamı gelir. Hasan'ın, Topal'ın temiz karakterleri onlara Avrupa sahalarında yardım etsin. Ey Galatasaraylı, sen de sadece Beşiktaş maçlarında bağırarak hatırlama, Hasan Kabze'yi hiç unutma...

2 yorum:

unknown dedi ki...

Güzel yazı olmuş.. Hasan Kabze'yi her zaman sevmişimdir ve en azından denenmek için milli takıma neden çağırılmadığını da hep merak ederim.. lig 1'de umarım başarılı olur. Semih'le benzer yanları var evet, ama Hasan Kabze beynini kullanıyor. Semih'te beynini kullanmak gibi bir yeti olduğunu düşünmüyorum. Çünkü olsaydı hala Fenerbahçe'de olmazdı..

Muratonovic dedi ki...

Semih'te azcik akil olsa bu yil ayrilirdi Fenerbahce'den, oynayabilecegi bir takima giderdi. Bir insan kariyeri boyunca en az bir kere tam sezon ilk 11 oynamak istemez mi ya ? Bunun parayla felan alakasi yok, mesleki tatmin..

Trabzonspor o kadar istemisti, orda iyi bir sezon da gecirebilirdi, ama gitmedi.. Istanbul'da oturdugu yerden rahat rahat stressiz para kazanmayi tercih etti. Ailesini Istanbul disina tasimaya usendi. Olabilir saygi duyuyoruz, ama kariyerini de bitirmis oldu, gecmis olsun. Artik Milli takimda da yok.

Ilerde torunlarina anlatacak bircok hikayesi olabilirdi, oysa simdi sadece Euro 2008 var kariyerinde anlatilabilecek, bir de birkac son dakika golu ve yedeklik muhabbetleri.. Yazik etti kendine..