Perşembe, Ekim 25

Yağmur Öldürmez İdareci Öldürür






Heyecanımın, tutkumun kaybolduğunu sandığım günlerdeyim. Şampiyonlar Ligi'nde oynanacak kritik maçtan bir gece önce aklıma o maç gelmiyorsa bir şeylerin değiştiğini kabul etmek lazım. Neden böyle olduğunu sorguluyorum, cevap alamıyorum. Acaba Süper Final'deki aşırı yüklenme yüzünden mi? 3 Temmuz süreci? Yaptığım iş yüzünden? Sami Yen'in yıkılması bence en önemli etken ama çoğunluğa göre gerçekçi bir neden değil. Belki de sadece biz değişiyoruz.

Sonuç olarak Süper Final'i saymazsak uzun bir zaman sonra heyecan duyarak maç izledim. Teşekkürler yağmur. Zaten uzun süredir de böyle oturarak maç izlemiyordum. Ya çalışıyordum ya da kalabalık mekanlarda şımarık Galatasaray taraftarının kaprisleri arasında sinirlenerek tat alamaz oluyordum. Davut'ların evine gidip çok rahat bir şekilde maç izleyince tat almak kolay oldu. Gerçi o evde sadece bir galibiyetimin olması düşündürücü, o da Ayhan'ın gol attığı Bucaspor deplasmanı. Sonu kötü biten kabus sezon.

Maç başlayınca gözüken manzara inanılmazdı. 2 sene önce açılan stadyum rezil haldeydi. Werder Bremen maçı, İsviçre- Türkiye maçı... Kötü senaryo da iyi senaryo da akıllara geliyor. Kayıp düşen futbolcular, suya takılan toplar, kirlenen formalar. Taraf olmasaydım çok büyük keyif alırdım. Ama taraf değildim ve bir de üzerine gol yedik. Kaleye şut çekmeden gol attılar. O dakikadan sonra keyif almak ikinci plandaydı.

Kötü kötü düşünceler. İtiraf edelim bir ara "ya 0 puanla bitirirsek" diye düşündüm. Şu maçı 1 puanla bitirmek ise gerçekten çok saçma. Hele sene 2012'yken.




Herkesin söylediğini yazmaya gerek yok ama bu kadar amatörlüğe de gerek yok. Bu iş Özhan Canaydın dönemine denk gelseydi kaos çoktan başlamıştı. Adnan Polat zamanında olsaydı kulüp büyük ihtimalle kongreye giderdi. Sahada kaybedilen puanların sorumluluğunu idarecilere yüklemek doğru değil. Ama bu da sıradan bir puan kaybı değildi. Futbolculara ve hocaya kızamıyoruz. Hakem bile çok iyi maç yönetti. Cluj da oldukça mertçe bir maç oynadı. O yüzden bütün eleştiri oklarının adresi doğal olarak yönetici ve idareci kısmı olacak.

Cluj'dan da bahsetmek gerekir. Ligde kaos yaşıyorlar (dün hocası kovuldu), İstanbul deplasmanına çıkıyorlar, erken dakikada 10 kişi kalıyorlar. Beyaz formalar simsiyah oluyor (bizim 2008 Gençlerbirliği maçı). Saygıyı hak ettiler, iyi mücadele ettiler ama 1 puandan fazlasını da hak etmemişlerdi. Normal bir zeminde, normal şartlarda Cluj'u yeneriz diye tahmin ediyorum. Umarım yeneriz ve heyecan devam eder.

Dün, 90 dakikalığına eski heyecanları yaşadığım içinde mutluyum. Sırf bu yüzden de kaybedilen 2 puana üzülemedim. Romanya'daki maçı hafif hafif düşünmeye başladım bile...



Hiç yorum yok: