Salı, Ekim 2

Blog Gazı



Dün gazeteler, ortak bir karar aldı. Kendi haberlerinin başka paltformlarda kullanılmasına izin vermeyeceklerini bildirdiler. Ayrı bir konu, tartışılır. Konunun ilk yanısması ise Spor Servisi programında oldu.

Spor Servisi'ni severiz. Bundan 3-4 sene önce, oturup beklerdik "acaba hangi blogdan hangi fotoğrafı koyacaklar" diye. Sonra onların ilgisi azaldı, blogların da ilgisi azaldı. Ve dün yeniden blogların olduğunu hatırladılar. Biraz da sitemliydiler bloglara.

İlginç ifadeler vardı. Gazetleri bundan sonra bu kadar kolay kullanamayacaklarını düşündükleri için midir bilmiyorum, bir anda blog içeriklerine övgülere başladılar. Gerçi Mehmet Demirkol'un duruşu ve fikri daha farklıydı. Haberlerini kullandırtmayacak gazetelerin nereden beslendiklerine dikkat çekmek istedi.

Ama mesela Fuat Akdağ; "biz Yenilsen de Yensen de'yi tasarlarken, taraftarın sesini duyurmak istedik ve bloglara baktık" dedi. Taraftarın sesini duyurmak için bloglara bakmak? Neden tribünlere bakmıyorlar ki; taraftarın yeri orası değil mi? Bu kadar mı korkuyorsunuz tribünden?

Ve ondan sonra da bir ekleme geldi, "o gün programa aldığımız çocuklar şimdi medyada iş buldular" Belki ben art niyetliyim ama bana biraz "Oturun blog yazın, biz de kullanalım, hem bu sayede bak medyada iş de bulursunuz" mesajı verilmiyormuş gibi geldi, ben öyle hissettim.

Konuyu uzatmak istemiyorum. Blog yazmak güzel bir şey. Blog okumak da öyle. Bu sayede birçok kişiyle tartıştık, tanıştık, arkadaşlık kurduk, muhabbet ettik, eğlendik. "İş bulmak"tan daha büyük kazanç bunlar. O nedenle hala daha yazmaya devam ediyorum iyi kötü. Kimseye de "medyada iş bulma amacıyla blog yazmayın" demiyorum, yazan tadını çıkarsın, keyfini alsın ama amacı onu ilgilendirir. 

Fakat dışarıdan da "yazarsanız böyle oluyor, hadi bakalım, gazeteler de yasaklıyor zaten, tribünün sesleri sizlersiniz" mesajı çok da hoşuma gitmedi. Üstelik son zamanlarda blogların ürettiği içerik sayısının azaldığını kabul etsem de, hala daha yazan çizenler var. Son dönemde oraya bakmadınız ve şimdi yeniden aklınıza geldi.

Bu kadar yani, olay bu. Kafama takıldı, yazasım geldi.

Hiç yorum yok: