Salı, Ekim 30

Anadolu Efes 73 - 83 Galatasaray



Sezonun ilk lig maçı için Ayhan Şahenk'e gidiyorum. Sanırım, 1.5 sene önceki (tam olarak Şubat 2011) Caserta ve Trabzonspor maçlarından sonra ilk defa ayak basıyorum. Son 2 senede İpekçi'de oluşan o havayı görmesem her zaman tercihim burası olurdu. O kadar sıkıntısını çektikten sonra tam metro gelmişken oradan uzak kalmak şanssızlık oldu. 

Maçın resmi tatile ve resmi tatil günü için uygun bir saate denk gelmesi nedeniyle salon tamamen dolar diye düşündüm ama olmadı. Bizim taraf doluydu. Maçı basın tribününde izlemeyi düşünmüştüm ama Galatasaray tribününde olmak iyi oldu. Galatasaray tribünü iyiydi. Her zaman olduğu gibi, yine az sayıdaki Galatasaray taraftarı, çok olandan daha iyisini yaptı. Keyifli oldu.

Maç da keyifli oldu. Fazla zorlanmadık. En azından tribüne öyle yansıdı. Zaman zaman geçmişten kalan "ulan yine mi son topa kalacak" korkusu içimize işlese de, o anlarda Domercant, Gordon, Macvan ve tabi ki Hawkins devreye girdi. Bir an bile maça ortak olamadı rakip. Belki de son zamanların en rahat büyük maçını izledik. Şimdi yazarken hatırladım, geçen sene normal sezonda oynadığımız Fenerbahçe maçı en az bunun kadar, hatta bundan rahattı.

Uzun uzun basketbol analizi yapmaya gerek yok, zaten yapamam da. Başımızdaki coach, Avrupa'nın en iyilerinden. Gerekeni yapıyordur, yapıyor da. Ekim ayı bitmeden hem Fenerbahçe hem de Efes galibiyetleri gördük. Geçen seneden daha farklı oynuyoruz. Karakter daha farklı. Daha fazla klas oyuncu var. Yaratıcı oyuncu sayımız daha fazla, tempomuz daha yüksek. Bu da keyif veriyor.

Bunları yazınca sanki Oktay Mahmuti'ye sallıyormuş gibi hissediyorum. Yaz başından beri yaşanan süreçte öyle bir bölünme oldu ki sosyal medyada, ya Ergin Atamancı ya da Oktay Mahmutici olmak zorundaymışsın gibi bir hava oluştu. İki hocanın da emekleri var, yolları açık olsun, şu dakikadan sonra Ataman'ın yolu daha çok açık olsun.

Tabi içimizdeki Anadolu Efes antipatisini, Oktay Mahmuti'nin oraya gidişi de engelleyemez. Dün Güngören'den 15-16 yaşındaki çocukları toplamışlar. Güngören'den adam getirmesinler demiyorum ama aynı şeyi 3 büyük kulüp yapsa sağda solda neler yazılırdı. Her basketbol muhabbetinin "amin" cümlesi gibi bahsedilen Efes'in organizasyon yeteneği artık patlıyor sanki. Bunun da sebebi zirveye oynayan İstanbul takımları. Artık 3 büyükler var. Umarım Efes Kızları'nı da alıp giderler. Zaten bu sene Mahmuti'nin takımının erken tökezleyeceğini düşünüyorum. 

Ataman ile Mahmuti arasındaki en önemli belki de dikkat edilmesi gereken tek fark taraftarla iletişimi. Oktay Mahmuti, en büyük sevgi gösterililerine bile biraz soğuk davranıyordu. Bu onun karakterinden kaynaklanıyor olabilir, eleştirilebeilcek bir durum değil ama Ergin Ataman'ın şovları takımı taraftarla daha çabuk bütünleştirecek.

Zaten takımın şovları da inanılmaz. Domercant'ın üçlüsüne Furak ve Macvan'ın eşlik edişleri müthiş eğlendirdi.

Bu takıma da bu sene çok fazla bağlanacağız. Güzel olacak.




Hiç yorum yok: