Salı, Ekim 16

Sıfır Motivasyon



Hiç bir şey yapmak istemiyorum. Bir şeye kızdığımdan veya üzüldüğümden değil. Veya öyle ama neye olduğunun farkında değilim.

Hiçbir şeyin farkında değilim zaten. Hiç bir şey yapmıyorum ama çok yorgun hissediyorum. Bazen biraz boş kalmak istiyorum, dinlenmek için. Hem vücüdumu hem kafamı dinlemek için. Bazen biraz boş kalıyorum ama dinlenemiyorum. Boş boş televizyona veya PC'ye bakıyorum. Sanki ilahi bir şey olacak, onu kaçırmamam lazımmış gibi. Hiçbir şey olmuyor.

Çalışmak istemiyorum. Ama çalışınca kafam dağılıyor. Çok ve iyi çalışırsam kafam dağılıyor, güzel oluyor. 8 saat, 9 saat, 10 saat... Ondan sonra daha kötü oluyor. "Niye bu kadar çok çalışıyorum" sorgulaması başlıyor.
Her şeye kızıyorum. Herkese kızıyorum. Kız arkadaşım olsa iyidi, sadece onunla kavga ederdim. Şimdi, zamanında en kötü günümde yanımda olan arkadaşlarımla, 10-15 hatta 20 senelik arkadaşlarımla kavga ediyorum. Daha çok üzülüyorum. Babamla en az günde 2 kere telefonla konuşuyorum. Birinde babamla kavga ediyorum, ikincisinde arayıp özür diliyorum. Başka bir baba olsa veya 3-5 sene önceki babam(veya ben) olsa, ikincide telefonu açmazdı. O da şaşırıyor, dinliyor, ne derdin var diyor. Bilmiyorum diyordum önceden, şimdi ruh hastası sanmasın diye garip garip dertler üretiyorum. Belki somut bir sorunum olduğunu sanıp çözüm üretince hoşuna gider.

Güzel, umut veren, gaza getiren, ayağa kaldıran şarkılar dinlemeye karar veriyorum. Dinliyorum. Yine olmuyor. Acaba mevsim değişikliğinden mi diye düşünüyorum. Nasıl insanlar pazartesi sendromunda pazardan girmeye başlıyor, ben de kış gelecek diye ekim ayından stres mi yapmaya başladım acaba? Ama daha önce 20 küsür kere kışa girdik. Şimdi niye böyle olsun?

Hadi olsun, olmasına da itirazım yok ama bitecek mi? Hep mi böyle devam edecek. Hayatımda daha kötü günlerim oldu. En azından depresif-melankolik olmak için nedenlerim vardı. Ama yine de bu kadar içe kapanmamıştım, soğumamıştım. Ya bu süreç uzun sürecekse, ya bitmeyecekse. 

Hayaller ve istekler vardı. Vardı. Artık çoğunun gerçekleşmeyeceğini biliyorum. Boşa olmasa bile zaman geçmiş. Başa dönmek istiyorum. Belki de içimdeki tek istek. Dönmek mümkün değil. Arkadan bakınca her şey daha güzeldi, ileriye gitmek istemiyorum. Daha fazla gitmek istemiyorum. Aynı yerde kalıp daha fazla gitmek istiyorum. Senelerdir 3 aşağı 5 yukarı aynı yerdeyim. Aynı yerlerdeyim. Eğer hep böyle kalacaksa çok kötü...

Bunları niye buraya yazıyorum? Sırf bir şey yapmış olduğumu görmek için. Sizle alakası yok. Ya da işte, sokakta görüp "ya hacı artık az yazıyorsun" diyen olmasın diye.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

'Yaratılış gerçeği ve evrim' M. Fethullah gülen.in kitabını oku. Ben de önce önyargılı davranmıştım ama sadece kitap bu ne olacak ki? Etkisini hissedeceksin

Adsız dedi ki...

-Onu sordum ben
-Kime sordun
-Bi arkadaşa

Cevap : mevsim değişikliği....

serdar bölüm dedi ki...

Böyle durumlarda ilk tavsiye maneviyatla ilgili olur genelde. Benim de tavsiyem o yöndedir.

Adsız dedi ki...

çok sığ görünebilir ama bence sana hatun lazım. Yani yazdıklarından hissettiğim kadarıyla bazı yaşanamamışlıklar ve bitmemiş işler var geçmişinde. Bunların bir çözüme kavuş(a)maması ve sürekli aklının bir yerinde bulunuyor olması üzerinde ekstra bir yük hissetmene sebep oluyor. Kafanı dağıtıp, başka şeylerle ilgilendiğin zaman bastırılan bu kılçıklar içine dönüp kendini dinleme fırsatı bulduğun ilk anda hemen zihninde bir yere takılıyor. Haddime değil, hatta belki yazmak daha rahatlatıcı olabilir senin için ama bunları buradan paylaşmak yerine yüz yüze konuşabileceğin, sesinin tonundan hislerini anlayabilecek yada en basitinden kafasını omzunda hissettiğinde kendi daha iyi hissedeceğin birini bulmak iç sıkıntılarının hepsine olmasına da büyük bir çoğunluğuna çözüm olacaktır. Hem kavga edeceğinde de öfkeni yakın çevrene yada daha sonra pişman olağın kişiler yerine bir karşı cinse ve ilişkiye yönlendirebilirsen hem daha yapıcı hem daha az zedeleyici olabilir.