Hayatımda bir kez poker oynadım, onda da çok sıkıldım. Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Ama sanırım mantığını az çok anlamıştım. Belki karıştırıyor da olabilirim:
Ulaşabileceğin üst bir nokta var ve oyunun sonunda elindeki kartlarla o noktaya, masadaki rakiplerinden daha yakın olmalısın. Bunu yaparken hem kart açıyorsun hem de elinde kalan kartların etkisi değişiyor, aynı zamanda da rakibini de isteklerine (ortaya koyduğun parayla) yanlış veya doğru bir şekilde yönlendirebiliyorsun.
Bildiğin Galatasaray - Fenerbahçe rekabeti bu. Özellikle bu sezonun ikinci kısmından beri ne zaman bir Galatasaraylı ile Fenerbahçeli bir araya gelse ortaya çıkan tablo bu.
Hepimiz aynı masadayız. Ulaşmamız gereken şeyler kupalar. Avrupa Kupası + Lig + derbi galibiyetleri + Türkiye Kupası = Royal flush (şu an Wiki'den baktım). Bunu yapabilme imkanı kalan takım kalmadı.
Şimdi olay şu, sezonun sonuna yaklaştıkça herkes kartlarını masaya açıyor.
Bizim elimizde bir derbi galibiyeti ve Şampiyonlar Ligi çeyrek finali var.
Onların elinde kesinleşmiş bir şey yok.
Lig bana göre hala ortada. Fenerbahçe final oynamadığı sürece Avrupa kartlarında üstün sayılırız. En azından geride değiliz.
Bundan sonrası hesap kitap. Blöf yapabilir miyiz, nelerden vazgeçebiliriz, ortaya ne koyabiliriz... Herkesin kafasında düşünceler var, farklılık gösteriyor haliyle.
Üstelik konuşulan her şey, oynanan her maçtan sonra bir daha değişiyor. Misal Fenerbahçe'nin atladığı her tur, ligi daha bir zorunlu kılıyor. 1 ay önce "biz ikinci olalım, Beşiktaş şampiyon olsun, Fenerbahçe çeyrekte elensin"e tavdım. Şu an lig, zorunluluktan bile daha öte. Ligi zaten alacaksın artık. Buna Kadıköy galibiyeti eklenirse olay biter. Bazı arkadaşlar, Fenerbahçe UEFA'yı alsa bile (yazarken bile içim titredi) "ligi alalım yeter" diyorlar, ben katılmıyorum.
Bir de işin tarih boyutu var. Kadıköy'deki maç 12 Mayıs'ta, UEFA Finali 15 Mayıs'ta. Son haftaya kadar başa baş girilirse şampiyonluk 19 Mayıs'ta. Yani bizim için Kadıköy'deki maçın değeri, Fenerbahçe finale çıkarsa azalıyor. Daha doğrusu, eğer finalden 3 gün sonra Kadıköy olsaydı çok daha anlamlı ve bir o kadar da riskli olurdu.
Her hafta, her maçtan sonra değişiyor işler. Mesela Fenerbahçe 2 hafta sonra önümüze geçerse, "ligi alalım da isterse UEFA'yı alsınlar" diyebiliriz, elimiz o kadar kötü durumda olursa bazı şeylerden vazgeçebiliriz.. Puan farkları, fikstürler...Bir çok belirleyici faktör var, ama aslında olan biten o kadar da belirsiz.
En iyisi Beşiktaşlı olmak aslında. Kumarı yok. Her sezon oturuyor masaya, aldığını alıyor, sonra pas diyor, feda diyor kalkıyor.
2 yorum:
blog tarihinin en iyi okuyucu yorumu olabilir.. muazzam çalışma..)
ihsanka'ya helal olsun. efsane bir derleme.
Yorum Gönder