Pazartesi, Haziran 17

Galatasaray 76 - 58 Banvit




23 yıl beklenen şampiyonluğun 40 yılda bir olacak bir toplumsal patlama ile aynı güne denk gelmesi büyük tesadüf. Bütün bir sezon beklediğim şampiyonluğun mutluluğunu 45 dakika yaşadım. 45 dakika sonra Taksim'e müdahale haberini aldık. Maçla ilgili her şey uçtu gitti. Hatta Cenk Akyol'un maç sonu röportajındaki hareketi maçın önüne geçti. Hatta Cenk Akyol'un 23 sayısından bile daha değerliydi belki de...

Maç zaten derin analizler gerektirecek bir karşılaşma değildi. İkinci dakikada şampiyon olacağımızı anladık. Muhteşem bir tribün vardı. Bir ara tribün "Ölüm varmış korku varmış"a başlayınca 6/7-0'lık bir seri yakalandı. Şakayla karışık "Ulan bu tezahürat nedeniyle maçı vermeyelim" diye şakalaşırken, sorun kısa sürede çözüldü. Yani tribünde gerginlik yaşamak 10 saniye falan sürdü.

Kısacası şampiyonluk geldi. Bu sezon lig biraz fare doğurdu. Güçlü kadrolar vardı, ama çoğu bekleneni veremedi, başta da Fenerbahçe ve Efes. Bu da işimize yaradı. Açıkçası Beşiktaş şampiyon olduktan sonra bu kupayı almak zorunluluk gibi bir şeydi. Fakat kupayı aldığımız günlerde yaşananlar, zorunluluk kavramının bizim için tanımını çok değiştirdi.

Aslında maçla ilgili konuşulacak, tartışılacak şeyler var. Tribünün Ünal Aysal'a tezahürat yapmaması veya Yalçın Dümer'in şampiyonluk kutlamalarının coşkusunu bozması mesela. Ama zamanı değil. Zaten ne olursa olsun bu maç, bir "şampiyonlara saygı maçıydı". Son maçını oynayan N'Dong'dan, sakatlıktan çıkıp dönen Göksenin'e kadar, hepsine tek teke teşekkürler.

Bu daha başlangıç, mücadeleye devam....



Hiç yorum yok: