Cumartesi, Haziran 1

Gelin




Şu an ofisteyim. Çalışmam lazım. İçim içimi yiyor bir taraftan da. Sokakta olmalıydım. Mesai bitince çıkacağım yine. Ama o zamana kadar belki buradan 1-2 cümle yazmanın bile faydası olur. Şu an tanıdığım herkes bu boyutta çünkü. "Biz de bir şey yapalım" diye çıldırıyorlar.

Çoğu kişinin büyük korkuları var. Mesela benim sağlıkla ilgili problemim var. Biber gazından çok korkuyorum. Allah biliyor ya,  çok korkuyorum, hele aklıma babam geldikçe korkum 2'ye 3'e katlanıyor, ama "Marş söylemeden ölmek bize yakışmaz" diyerek geri adım atmıyorum. 

Başka bir arkadaşım; devlet memuru. Ceza almaktan korkuyor. Bir gözaltına bakar. Bütün geleceği, emeği, alın teri kaybolur. O da çok korkuyor ama geri adım yok. 

Berbat bir hayatım var ve bu hayatım doğrultusunda büyük bir ihtimalle evlenmem mümkün olmayacak. Haliyle çocuğumun olacağına da ihtimal vermiyorum. Ama bugun, dün ve her zaman, yaptığım her şeyi belki de hiç doğmayacak çocuğumu düşünerek yaptım.

Olayın boyutu değişti. Bu artık 1 Mayıs tarzı bir büyük eylem değil, geniş çaplı bir isyan oldu. Halk sokakta. Korkuyor olabilirsiniz, bundan dolayı kimseyi ayıplayacak durumda değilim ben de sizden daha çok korkuyorum. Ama savaşların, isyanların geri hizmeti de vardır. Hepinizin en önde saf tutmanıza gerek yok, herkes bu tuğlanın üzerine taş koyabilir. 

Kısacası; gelin. 2 gündür dışarıdayım ve diyeceğim tek şey bu. Bugün gece 2'ye kadar çalışıyorum, gece 2'ye kadar bir şeylere yazarım. O geçmeyen zamanı öyle geçiririm. Yapacak çok şey var. Şu an Gezi Parkı açılmış olabilir. 2-3 gün sonra ortalık sütliman olabilir. Ama şu günleri unutmamak, unutturmamak da en büyük görevdir. 



Hiç yorum yok: