Cuma, Kasım 15

Bazı Futbolcular




Fenerbahçe - Galatasaray maçı oynandı. Herkes izledi. Bazıları defalarca izledi. Sezonun 10 haftası da geçti. Çok sayıda maç oynandı. Ama bazı futbolcular hakkındaki yargılar, ezber görüşler beni çok şaşırtıyor ve üzüyor. Bu derbi vesilesiyle bir tekrar yapalım. Sanırım ülke olarak; kendi takımında oynayan futbolcusuna haksızlık yapan başka bir taraftar yoktur.

Fenerbahçe'den başlayalım. Ersun Yanal'ın oyun anlayışını görüyorsunuz. Takım maç da kazanıyor. Lider. Keyifler yerinde. Ama sorsan taraftarların geneli futbolcuların yarısından memnuniyetsiz. En başta Emenike geliyor. Adam resmen hızlı olduğu için sevilmiyor. Hakim görüş "Abi adam hızlı, kapanan takımlara karşı iş yapamaz". Öyle bir algı oluşuyor ki, adam yavaş olsa, yani negatif bir özelliği olsa daha çok sevilecek. Emenike hızlı. Ama tek özelliği bu değil Aynı zamanda çok güçlü. Çalım kabiliyeti var. Estetik. İzlemesi keyifli. Gol vuruşu da üst seviyede bence ama kaleye yakın olmadığı için göremiyoruz. Aslında tam bir modern santrfor. Ama Fenerbahçe'nın kadrosunda kanat oyuncusu olmadığı için, çoğu zaman çizgiye atılıyor. Bunu yaptığı için Yanal'a yüklenmiyorum. Çünkü elindeki kadro bunu gerektiriyor. Kanatta oynayacak 10 puanlı adamı yok. 9 yok, 8 yok, 7'den Emenike ve Kuyt yaratıyor. Oysa Emenike merkeze geçse belki 9luk oynayacak. Webo'dan daha verimli olacak. Ama Webo tek yönlü olduğu için, kanatlarda oynama becerisi hiç olmadığı için o bildiği işi yapabilme hakkına sahip oluyor. Futbol böyledir. Futbolcuların bunlara hazırlıklı olması lazım. Emenike'nin de bu geçiş sürecinde iyi şeyler yapması gerek. Webo'nun 1-2 sene daha oynayabilecek takati var, Emenike ise Fenerbahçe'nin 5-6 yılına damga vurabilir. Ama bunu istiyor mu emin değiliz tabi.

Yine de taraftarın bu kadar çabuk harcamaya meyilli olması üzücü. Adamın asıl yerinde oynamadığını görmek bu kadar da zor olmasa gerek. Ersun Yanal, Galatasaray maçının bir bölümünde Emenike'ye "biraz daha kaleye sokul" direktifi veriyordu. Biraz daha kaleye sokul, savunmaya da yardım et, çizgide dur, rakip sol beki çıkartma... Adamdan her şeyi iste ama yapamadığında da taraftara yem etmese keşke.

Emenike'nin merkezde oynamasını engelleyen Webo ise Fenerbahçe'nin zayıf karnı bence. Webo oyun aklı olarak çok üst düzeyde. Çok akıllı. Ama o kadar. Eskisi kadar güçlü değil, hızlı değil, erken yoruluyor. Onun varlığı rakip savunmayı da rahatlatıyor. Onun varlığı rakip savunmanın öne çıkmasını sağlıyor. Gerçi Yanal zayıf takımlara karşı bundan faydalanmasını beceriyor. Fakat  Emenike oyuna girene kadar, Galatasaray'ın saçma penaltıyı saymazsak sırf ofsayt taktiği yaparak bile Fenerbahçe'yi durdurduğunu görmek mümkün. Ama Emenike girince, savunma geriye çekilmek zorunda kaldı. Karşısındaki Dany ileri hiç çıkamadı (gerçi Kuyt'un varlığı da aynı etkiyi yapmıştı). Ama Melo'nun da daha geriye yaklaşması bu değişiklik sonrasına rastlar. İkinci gol de bu kaostan oldu. Güzel bir Fenerbahçe özeti aslında. Emenike'nin varlığı rakip savunmayı hataya zorladı Webo'nun zekası açığı yakaladı. Sow'un pozisyon yaratan pası ve akabindeki koşusu öldürücü darbe oldu.

Emenike-Webo tartışmalarının benzerini 2009 yılında Galatasaray da yaşamıştı. Sezona formda başlayan Nonda, Baros'a tercih ediliyordu. Nonda'nın ve Webo'nun zekası çok üst düzeyde. Ama bu çok da yeterli bir durum değil. İkisi de yıpratıcı oyuncu değillerdi, bu da büyük takımın hakimiyet kurmasını engelliyor. İstanbul takımlarının ihtiyacı olan forvet tipi, Baros'tur, Emenike'dir, Amokachi'dir, İlie'dir... Webo güzel bir "son yarım saat golcüsü" olabilir. Ama işte Fenerbahçe'nin orjinal kanat oyuncusu olmadığı için Webo merkeze geçiyor. Bunun için Yanal'a hak veriyorum ama Fenerbahçe taraftarının memnuniyetsizliği ve adam harcamak için gösterdiği çaba rahatsız edici.

Bir diğer "günah keçisi" ise Baroni. Şahsi fikrim; Fenerbahçe'de alternatifi olmayan ve kadroya direkt yazılması gereken 2-3 isiminden biri. Çünkü kısıtlı kadro onu farklı yapıyor. Çok iyi bir futbolcu olmadığını kabul ediyorum ama Fenerbahçe orta sahasında yer alan isimler arasında oynayacak tek oyuncu o. Oyunu kurabilen, organize edebilen tek isim. Emre artık eskisi gibi değil. Meireles'ten haberimiz yok. Alper ve Salih o sorumluluğu alacak oyuncular değil henüz. Holmen tamamlayıcı oyuncu.

Fakat Holmen'i Sivasspor maçında izleyen Fenerbahçe taraftarı onu bir anda Paul Sholes ayarında falan sandı. Onlara göre aranan isim Holmen... Baroni ise ondan daha meziyetli ve oyun kurmaya yatkın (Holmen'e kıyasla) olmasına rağmen artık ağzıyla kuş tutmak zorunda. Aslında yabancı sayısı izin verse Baroni ve Holmen beraber çok iyi oynardı ama Fenerbahçe'nin böyle bir lüksü yok. Emenike-Webo-Sow-Alves-Kuyt'u yazınca Holmen'in takıma girmesi çok zor oluyor. Topal ve Baroni'nin iki senedir tapılan Selçuk ve Melo'yu nasıl ezdiklerini görünce Fenerbahçe taraftarının oyuncuya hak verme konusunda geç kaldığını hissediyorum.

Mehmet Topal için de 1-2 cümle söylemek gerek. Maçın en iyi adamıydı. Galatasaray'da oynarken beğenmezdim. Valencia'da kendini geliştirmişti. Ama bu sene Fenerbahçe'de belki de 2008'den sonra en iyi sezonunu yaşıyor. Şu futbolu Galatasaray'da bir futbolcu oynasa baştacı edilirdi. Fenerbahçe'de hala alternatifleri düşünülüyor.

Galatasaray'a gelirsek; önce tartışılan sol bek pozisyonundan başlayalım. Hakan Balta'nın yokluğunda burada kim oynayacak? Riera diyenler vardı. 6 yabancı hakkından birini Riera'dan yana kullanmak özellikle bu maçta çok yanlış olurdu. Eğer Riera oynasaydı, bu maç 4'e, 5'e giderdi. Bir bekin asıl görevinin savunma yapmak olduğunu, hele derbilerde ve eş güçlere karşı oynanan maçlarda, unutmaması gerek. Riera, topu oyuna iyi sokuyor diye Fenerbahçe maçında oynaması gereken bek değildi. Açıkçası ben Türk olduğu için Sabri oynar diye düşünüyordum ama hocanın tercihi Dany oldu. Çünkü Dany'nin en önemli meziyeti hızıydı. Bu sayede Kuyt ve Emenike'nin topu alıp ceza sahasına inmesini engelledi. Bir çok pozisyonu hızı ve sezgisiyle önledi Kamerunlu. Genel olarak benim de çok sevdiğim bir oyuncu değil ama yapması gerekeni yaptı. Önünde oynayan Burak'ın savunmaya hiç yardım etmemesi; Dany'nin hem Kuyt-Emenike ile hem de Gökhan Gönül ile boğuşmasına neden oldu. Böyle bir maçta sol bekte, bu isimlerin karşısında Riera'nın olduğunu düşünün. Çok büyük bir hezimet oluşabilirdi. Arda'nın gidişinden sonra Riera'yı alanı anlıyorum. Sol bek yokluğunda Riera'dan faydalananı alkışlıyorum. Riera'nın oynadığı topa da büyük saygı duyuyorum. Ama iki senedir Riera'yı elden çıkaramayıp orjinal bir sol bek alamamanın affı yok.

Stoper hattı ile ufak bir paragraf. Semih-Gökhan Zan, eldei 4 stoper arasından oluşabilecek en iyi tandem. Semih gibi genç stoperlerin yanlarında tecrübeli bir stoperle oynamaları gerekiyor. Bu ayrı bir yazı konusu. Ama Chedjou'nun Semih'i negatif etkilediğini düşünüyorum. Gökhan Zan da Semih'i geliştirecek oyuncu değil ama en azından iki haftada bir sebepsiz penaltılar yapmayacağına inanıyorum. Kritik topa kayarken kolunu vücudunun arkasına atabilen Semih'i görünce, yerdeki topa dirsek atan Chedjou'ya daha çok kızıyorum.

Engin Baytar misyonunu hala doldurmadı mı? Tamam deli oğlan, güldük eğlendik dilendik de bitmedi mi artık?

 6-7 ay önce göbeğim vardı. Mahalledeki halı saha maçlarında kadroya giremiyordum. Arkadaşlar benle dalga geçiyordu, hatta ciddi ciddi "göbeği erit öyle" gel diyerek oynatmıyorlardı. Dandik mahalle maçlarında top oynamak için hırs yaptım, biraz kilo verdim ve  kadroya girmeye başladım. O göbeğin benzeri Engin'de de var ve Kadıköy'de kurtarıcı olarak sahaya girdi. İnanılmaz bir şey. Sözleşme uzatınca mı böyle oldu anlamadım. Girer girmez suratı kıpkırmızı oldu. Anında yoruldu. Bir de ofsaytı bozdu. Kısaca ileride iş yapmadığı gibi, bir de takım savunmasının dengesini bozdu. Mancini'nin devre arasında radikal kararlar (kadro dışı, transfer...) almasını bekliyorum. Yoksa ona olan güvenim sarsılır.

Derbide oynayan futbolculardan sonra, bir de oynamayan futbolcudan bahsedelim. Wesley Sneijder. 

Sneijder'i hiçbir zaman, 2010'da bile, dünyanın en iyi oyuncularından biri olduğunu düşünmedim. Hatta abartıldığını dile getiriyordum. Ama bu en üst seviye için geçerli. Türkiye Ligi Sneijder'in sakat veya isteksiz olmadığı zaman denge bozabileciği bir yer. İşin iç tarafını bilemesek de Terim öncesi Sneijder isteksiz sayılırdı. Mancini ile daha verimli bir hale geçti. Bu sadece oyun düzeninin değişmesi ile alakalı olmayabilir. Ama atlanmaması gereken ve ne yazık ki atlanan bir şey var. Sneijder'in golleri ve asistleri son dönemde artmış olsa da takıma sezon başından beri verdiği en büyük katkı hücum presi yönündeydi. Koşu mesafesini bilmiyorum. Burak Yılmaz'ın Kopenhag maçındaki gibi amaçsız ve kendini yoran bir pres görüntüsü de yok. Ama onun bu konudaki becerisi oynadığı ve oynamadığı maçlarda daha çok ortaya çıkıyor. Sezon başındaki Süper Kupa maçını saymazsak Galatasaray bu sezon 2 derbi ve 4 CL maçı oynadı. Yani 6 tane üst düzey maç. Beşiktaş maçında, Real maçının ilk yarısında, İstanbul'daki Kopenhag maçında rakiplerini neredeyse yarı sahadan çıkarmadı. Üç bölümde de sahada olan isim Sneijder.

Real Madrid maçının ikinci yarısı ise bu bölümün kaideyi bozmayan istisnası olsun...

Öte yandan Danimarka deplasmanında ve Kadıköy'deki Fenerbahçe maçında rakiplere benzer üstünlük kurulamadı. İkisinde de Sneijder sahada yoktu. Torino deplasmanında ise Sniejder oyundan çıktıktan sonra takım 2 gol yedi ve yenik duruma düştü. Yani Real Madrid maçının ikinci yarısını göz ardı edersek, 5.5 üst seviye maçta 8 gol yendi, bu gollerin 6 tanesinde sahada Sneijder yoktu.

Olay bu. Gereğinden fazla eleştirlen topçular ve gereğinden fazla sevilen topçular. İki takımda da var. Hatta Beşiktaş da böyle. Ama açıkçası, sanırım, Beşiktaş tribünü, futbolcunun nasıl oynadığını daha iyi sezebiliyor. Bu konuda en başarısız olan da Fenerbahçe tribünü. Galatasaray ise çabuk övme ve çabuk yere sokma konusunda bir dünya markası. Son paragraf tespit değil tahmin. Emin değilim bu konuda, biraz daha analiz etmem lazım 3 tribünü. Siz diğer paragrafları okuyun.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Mehmet Topal için; Fenerbahçe'de hala alternatifleri düşünülüyor demişsiniz ancak bu çıkarımı nasıl bir Fenerbahçeli taraftar kitlesini göz önünde bulundurarak yaptınız bilemiyorum. Ben, maç izlediğim arkadaşlarım, twitter'dan takip ettiğim tanımadığım pek çok FBli maç kadrosuna ilk olarak yazmaktayız. Maçı dışarda falan izlerken de ara sıra kütük gibi olumsuz yorumlar alsa da hiçbir şey olmasa iyi niyeti ve mücadelesiyle beğenilen bir futbolcu.

Adsız dedi ki...

Terim'e hiç dokunmamışsın abi ? Sadece Engin Baytar'ın , Aydın Yılmaz'ın bu takımda olması bile o'nun eski Türkiye anlayışı değil mi? "sorunlu futbolcuyu adam etme , gönül adamlığı" muhabbetleri

Kırmızı çizgilerin ötesinde , ezber bozacak bir Terim analizi. Ne güzel olur

selaminko dedi ki...

fenerbahçe neden sow-emenike-kuyt üçlüsü ile başlamıyor cidden merak ediyorum. orta üçlüye de koysun alper-emre-topalı. süper takım olurlar ciddi ciddi.