Cuma, Aralık 6

Submarine



Filmin sevmediğim tarafları çok fazla. Belki de İngiltere'nin soğuk havasını hissetmekten kaynaklanmıştır. Yine de okyanus kenarındaki rüzgarlı sahneleri görünce çok keyiflenmiştim.

Neyse konu bu değil. Çok ilginç bir karakter var ortada. Nedense insanlar, "ergen bunalımı", "bir ergenin sempatik filmi" vs diyerek adlandırıyor ama Oliver karakteri bir ergenden beklenmeyecek bir olgunluk gösteriyor film boyunca. 

Silik bir karakter olan bu arkadaş, uzaktan sevdiği kızla yakınlaşıyor ve bir şekilde sevgili olmayı başarıyor. Tam bu dönemde annesi ve babası arasında sorunlar yaşanıyor. İki ebeveyn - özellikle baba- çok garip karakterler. Bir ergeni çileden çıkartsa kimse ergene "Niye çileden çıktın" demez, o derece. Bu ilginç ailenin o zorlu döneminde sazı eline alan ve uzun süredir hayalini kurduktan sonra yakaladığı ilşkiyi bir kenara bırakan Oliver, ailesini bir arada tutmak için uğraşıyor. Bu dönemde kız arkadaşıyla uzaklaşamka zorunda kalıyor.

15 yaş civarında olan biri için zor bir tercih yapıyor. Zoru seçiyor. Bedel ödüyor. Karnına ağrılar giriyor. Bunu filmi izlerken hissedebiliyorum ve bu gence üzülmek yerine onunla gurur duymaya başlıyorum. Acıklı, dramatik bir film değil, komedi unsurları da var ama filme "bir ergenin kaygıları" gözüyle bakılması beni rahatsız etti ve haksızlık gibi geldi. Başkalarının yüklediği anlamdan bana ne gerçi....

Sonuç olarak başarılı bir film. İlginç bir film. Eksikleri de var. Alex Turner'ın katkısı çok fazla. Bazı kareler, sahneler, senaryodan bağımsız olarak çok güzeldi, baktıkça bakası geliyor insanın. Son yıllarda güzel filmler pek çıkmıyor. Boşluğu da böyleleri dolduruyor.

Bir de tam olarak nereyi kaçırdım bilmiyorum, filmin adı niye Submarine?

2 yorum:

Adsız dedi ki...

beatles'uın "yellow submarine" diye bir şarkısı vardı , ordan mı acaba?

kutay dedi ki...

sanmıyorum çünkü filmde ona bir gönderme falan da yok...