Siyasete her zaman ilgi duydum. İşin ilginci; bu kadar ilgiye rağmen belli bir siyasi görüşüm yok. Bir hayat görüşüm var, mümkün olduğu kadar ona uymaya, onu yaşamaya çalışıyorum.
2015 seçimlerinde 3.defa (genel seçim olarak) oy vereceğim. Aklımdaki partiye oy verirsem 3 seçimde de birbirinden farklı görüşe sahip 3 farklı partiye oy vermiş olacağım. Yani o kadar uzağım "siyasi görüş" meselesine... Ama yine de hiç bir zaman "mecbur CHP'ye verdik ne yapalım" diyenler gibi olmadım, hiç bir zaman mecliste temsil edilmedim ama her zaman içim rahat oldu.
Siyasi ortam beni bu kadar üzerken, siyaset, siyasiler,komplo teorileri,skandallar, "abi aslında var ya derin devlet" diye başlayan hikayeler, "olm siz bilmiyorsunuz" diyen amcalar, her zaman ilgimi çekmiştir. Aslında, insanın araç değil oyunu belirleyen olduğu alanlar hoşuma gidiyor. Zaaflar, karakterler, egolar... Bunlar ilgi çekici. Futbol da bu yüzden ilgi çekici, Ezel dizisi de. Ama mesela bankacılık veya mühendislik benim konum olamıyor.
O yüzden AKP-Cemaat kavgası şu an beni şaşırtmıyor. Sadece beni değil siyaseti benim gibi takip eden, sokağa inen, sokakta yaşayan kimseyi şaşırtmıyor. Fildişi kulelerde yaşayıp plazalarda çalışanlar şaşırmış olabilir. Ama İstanbul'da yaşayan bir taksici de en fazla benim kadar garpisemiştir durumu.
Bu savaşta taraf tutacak değilim. Merakla bekliyorum üstelik. Bakalım neler olacak? Mesela 2015 seçimlerine kadar neler olacak? Kim kalacak, kim gidecek? Bu oyun heyecanlı bir oyun. Garip bir ruhu var. Belirli kuralları yok. İzlemesi zevkli, işin içine girmesi hırpalayıcı. Belki sıkıcı tek parti iktidarından sonra böyle çatışmaların yaşanmaya başlaması, bu blogdaki siyasi yazıların da sayısını arttırır.
Şimdi son olay gündemde. Yapılan operasyonlar. Şimdi yukarıda o kadar "Ben aslında siyasete çok ilgilyim" şovunu yaptıktan sonra yazacağım cümle sizi şaşrırtabilir: Olan bitenden hiç bir şey anlamadım.
Anlamadım. İşin içine para girdi mi, ekonomi girdi mi, rakam döküldü mü benim kafa duruyor. Bir yolsuzluk var, bir usülsüzlük var ama kim niye yapıyor, kısa yoldan köşeyi döneni görüyoruz da kim kaybediyor, kim yeniliyor çözemiyorum.
"Yeni Türkiye"nin bütün olguları gibi krizleri de bize uymadı. Ergenekon veya 3 Temmuz da böyleydi. Ortada iddianame var, tape var ama her zaman da hep eksik kalan, rahatsız eden bir şey var. Bu sefer de öyle, çetrefilli durumlar var. Oysa 90'lar böyle miydi? Susurluk bile çorap söküğü gibi önümüze gelirken, daha orta okul öğrencisiyken zorlanmıyorduk. Kim kime sıkmış, kimi kandırmış, ne olmuş ne bitmiş çok net belliydi.
O zamanlar eğlenceli geliyordu. Çocuksun sonuçta. Senin için sıkıntı yok. "1 dakika karanlık" eylemi bile eğlenceli geliyordu. Sana giren çıkan yok. En büyük derdin ertesi gün okulda yapacağın sınıf maçında gol atıp atamamak.Dünya yansa umrunda değil, devletin içindeki çete ne kadar koyar...
Şimdi ise öyle değil. Bu pis işleri görünce sinirleniyorum. Aklıma geldikçe küfür ediyorum. Artık çocuk değilim. Bu hayatta, bu ülkede tutunmak için tırmalıyorum. Sürekli bir şeylerin mücadelesini veriyorum. Yeri geliyor 8 liranın hesabını yapıyorum ve ondan sonra gazeteyi açıyorum 87 milyar lafı geçiyor. Ayakkabı kutusu görüyorum. Para sayma makinaları. Doğup büyüdüğüm semt şantiyeye dönmüş, inşaattan geçilmeez olmuşken TOKİ'yi ve ulaşılmaz rantını görüyorum Çıldırıyorum. Lanet ediyorum. O kadar koyuyor ki, hayatım boyunca düşünmediğim "bu ülkeden gitmek" fikri kafama giriyor. Bu sefer de, bu fikir kafama girdiği için kendime küfrediyorum. Kendi kendimi yiyip bitiriyorum.
Ondan sonra bu adamların serbest kaldığını görüyorum.
En sonunda bir şey yapmam gerekiyordu, polise gittim ve pasaporta başvurdum. Bu hafta içinde elimde olur diye tahmin ediyorum. Bir şey olacağı değil, yine it gibi burada çalışmaya devam edeceğiz de, evdeki ayakkabı kutusuna koyabileceğimiz bir umut olacak işte. Belki hasbelkader AB'ye serbest dolasşım hakkı çıkar da ülkenin yarısı ertesi gün gider.
Öyle bir durumda da ya biz de gideriz, ya da yarı yarıya boşalan ülkede kafa dinleriz.
Bu da bizim operasyon planımız.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder