Salı, Ağustos 11

Nicht Mein Tag


Klasik bir suç-komedi geleneğidir. Hayatı sıkıcı, kariyeri stabil, ilişkisi yok veya varsa da kötü 'süt çocuğu' ile küçük suçlar işleyerek hayatını sürdüren karizmatik 'bad boy' istemeden veya tesadüfi bir şekilde bir araya gelir ve olaylar gelişir. Film ilerledikçe süt kardeşimiz, korkarak başladığı yeni çılgın yaşantısına adapte olur ve kalıplarını kırmayı öğrenir. Serseri kardeşimiz ise zoraki ekürisinin iyiliği ve dürüstlüğünden etkilenerek yeni bir yaşam, temiz bir sayfa için ilk adımlarını atar. Zıtlıklar, güzel bir uyuma neden olur ve izleyen keyif verir.

Sinemaya bu kadar uygun olan konunun bir romandan uyarlanması şaşırtıcı olsa da Nicht Mein Tag'da bunların hepsi var. Bu klişenin Almancası. Tabi her Alman filminde olduğu gibi yine Moritz Bleibtrau karşımızda... Ama bu sefer biraz daha farklı; uzun saçlı haliyle. Bence yakışmış.

Alman yönetmenler isimlerini duyurmak için sanki Bleibtrau ile bir film çekmek zorunda hissediyorlar. Yani bana öyle geliyor. Gerçi bu filmin yönetmeni Peter Thorwarth'ın çok daha başarılı bir filmi var. Die Welle. Çok sevmiştim. Bloga da notumu almıştım. Geri dönüp ne yazdığıma baktım ve "Bleibtrau'nun oynamadığı en iyi Alman filmi" cümlesini gördüm. Yönetmen herhalde bu eksikliği hissetmiş olacak ki bir sonraki filminde onu da yanına almış.

Açıkçası film çok merak uyandırıcı bir öyküye sahip değil. Fakat mizahı yerinde. Güldürüyor. Oyuncular da oldukça başarılı. Öyküye ne kadar aşina olsak da temposu çok yüksek. Bu da yönetmene artı olarak yazar. İzlenmeyecek bir film değil ama büyük beklentilerden kaçınmak lazım. Özellikle filmin ikinci yarısından sonrası biraz sıkıyor. Bu noktada kahramanlarımız Almanya'dan Hollanda'ya geçiyor, yani film Hollanda'ya taşınıyor ve bir Arnavut çetesi ortaya çıkıyor. Fakat bu kısımlar sanki zorlama olmuş gibi... 

Öte yandan filmden bağımsız; Avrupalı filmlerde karakterlerin çok rahat bir şekilde ülke değiştirmesi, filmlerin, öykülerin çok kolay bir şekilde başka bir ülkeye aktarılmasını oldukça kıskanıyorum. Her ne kadar burada film zarar görse de genel olarak öyküye bir zenginlik katıyorlar. Daha da önemlisi; gerçekten de insanların bu kadar rahat hareket edebiliyor olması hafif sinirlendiriyor. Neyse, izlemeye devam...

Hiç yorum yok: