Pazartesi, Ağustos 30

Chodník cez Dunaj

Denizler, dağlar, okyanuslar, nehirler. İnsanı etkiliyor hepsi. Ya köyündeki çorak tepe ya doğduğu yerin çok uzağındaki kudretli dağ... Herkesin bir ilham kaynağı var. Yoksa da olmalı... Ağrı Dağı, Ege Denizi, Büyük Okyanus, Everest, Etna...

Benim için Tuna... Çok acayip değil mi? Daha uzun nehirler var oysa. Veya Tuna, benim yaşadığım şehre uğramıyor. Gerçi zamanında buzlarını yollamış ama olsun. Yine de uzağız birbirimize. Fakat Tuna'yı hissetmemek, onu anlamamak, ondan etkilenmemek mümkün değil.

Onun kadar gezen, onun kadar çok yere uğrayan, onun kadar çok insana temas eden, onun kadar anı biriktiren başka bir nehir var mıdır?

Almanya'dan başlıyor, Orta Avrupa'dan geçiyor, Doğu Avrupa'dan Karadeniz'e dökülüyor. Donau olarak başlıyor, Dunay olarak bitiyor. Herkes ona farklı sesleniyor, her dilden insana dokunuyor. 

Çok şükür ki zamanında Belgrad'a giderek nehri yakından görme fırsatı buldum. Fakat konumuz bu değil.

Konumuz, pandemiden önce sinemada izlediğim son film; Chodnik cez Dunaj. Sinema dediysek vizyon filmi demedik. Bir etkinlik sayesinde izleme imkanı bulduğumuz 1989 yapımı Çekoslovak filmi. Hatta sinema filmi de değil, zamanında televizyon için çekilmiş. Tam da ülkenin neredeyse kansız bir şekilde dağılma sürecine girdiği dönemde çekilmesi ve yayınlaması enteresan. Zira film 2. Dünya Savaşı'nda geçse de, 89 yılının gündemine de ışık tutabilmiş.

Demiryolunda çalışan Slovak Viktor Lesa, fırlamalığın verdiği etkisiyle bilerek postaları yanlış trenlere yükler. Bu hatası öğrenilir ve Naziler Lesa'nın peşine düşer. Lesa, Çek ve Yahudi olan arkadaşıyla sınırdan geçerek (yani Tuna'dan) Macaristan'a kaçmaya çalışır. İşte film bu macerayı konu alır.

Filmin Türkçesi, "Tuna Üzerinde Bir Yol" anlamına geliyor. Benim sevdiğim Tuna'yı uygun düşen bir isim. Tuna'yı kullanarak birçok film çekilebilir. Birçok yol filmi, birçok sınır/savaş filmi, birçok sıcak kasaba filmi. İyi, kötü, hüzünlü, neşeli... Zaten çekildi de... Avrupa kullanıyor bu ulu nehri. Önüme düşünce de bayıla bayıla izliyorum.

Tarafsız bir gözle bakarsam harika bir film değil. Hatta karakterimiz Lesa'ya oldukça kızarak izledim. Fakat Avrupa'nın ortasında ve Tuna'nın üzerinde geçen bir filmi kötü sözlerle değerlendirmem pek mümkün değil. Zaten vasatı da aşıyor. 71 kişinin kullandığı oylarla oluşan IMDB puanı 7.0... Daha ne olsun. 

Hiç yorum yok: