Hollywood'un, dünya sinemasından görüp anında tekrar çektiği filmlere aşinayız. Bu sefer bu işi İngilizler yapıyor!
Gerçi İngilizler de tek başına yapmıyor, orijinalinden destek de alıyor.
Filmimiz zaten bir kitap uyarlaması. Hollandalı muhabir / yazar Peter de Vries'ın kitabı, önce ülkesinde sinemaya aktarılıyor. Ardından Hollandalılar ve İngilizler el ele verip bir kez daha çekiyor. Bu sefer baş role Anthony Hopkins'i koyunca, ilk halinden daha çok ilgi çekiyor. Bu arada yönetmen koltuğunda oturan Daniel Alfredson da İsveçli. Yani filmin vizyona girdiği 2015 yılında henüz Brexit hayatımızda olmadığı için Avrupa Birliği gibi bir film çıkıyor ortaya.
Film için kitap uyarlaması dedik ama aynı zamanda gerçek bir hikaye. Heineken biralarının sahibi olan Freddy Heineken ve şoförü, 1983 yılında bir grup genç tarafından kaçırılır. 21 gün boyunca rehin alınırlar. Film de bu 21 güne, öncesine ve sonrasına bakıyor.
Hikayenin ilgi çekici kısmı, ekibimiz istenen fidyenin karşılığını alıyor ama mutlu olamıyor. Hatta filmin fragmanında (ne kadar doğrudur bilemiyoruz) "Bugüne kadar bir insan için ödenmiş en yüksek fidye" ibaresi geçiyor. Bu miktar 16 milyon euro'ya tekabül ediyor. Fakat, bu başarıya rağmen ekibimiz sonrasında bir şekilde yakalanıyor.
Yıllar sonrasında ekipten biri Hollanda'da ünlü bir suç örgütü liderine dönüşüyor. Daha sonra ekipten bir başkasını öldürdüğü iddia ediliyor. Devamında (film vizyona girdikten sonra / 2019) tutuklanıyor. Bu notlardan bile yeni bir film çıkabilir.
Aslında elimizin altındaki film de bizim için değerli. Dikkat çekici bir anlatımı ve heyecanlı bir konusu var. Aksiyon dozu tam benim istediğim kıvamda, yani neredeyse yok gibi... Bu anlamda birçok kişiyi tatmin etmese de benim hararetle aradığım bir nokta olmadığı için beğenimi kazandı. Fakat hem tempoda hem de kurguda bazı soru işaretleri mevcut. Mesela ekibin nasıl yakalandığı konusunda bile halen şüphelerimiz var.
Filmin en büyük yıldızı tabi ki Hopkins. Şaşırtmıyor. Karakteri Heineken de oldukça soğukkanlı ve karizmatik bir adammış. Böylesine bir isme tam oturuyor Hopkins. İkinci yıldız ise Amsterdam şehri. Amsterdam, sinema için en uygun mekanlardan biri olduğunu kanıtlıyor.
Ayrıca çok ufak bir rolde Yolanthe Cabau da var ama kamera önünde geçirdiği süre Wesley Sneijder'in Nice kariyeri kadar kısa sürüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder