Cumartesi, Eylül 11

Cuba and the Cameraman

 


ABD basının kendi içinde 'patlattığı' haberleri, devam eden yıllarda nasıl parlattığını ve popüler kültüre hediye ettiğini iki gün önce yazdığımız The Post alında ucundan irdelemiştik.

Bir de işin diğer tarafı var. Olayı değil, durumu analiz eden gazeteciler. Haberin peşinden gidenler değil, gittikleri yerden haber çıkaranlar. İki tarafı birbirine kırdıracak değilim. İkisinin de ayrı heyecanı var. Fakat ikinci ekolün daha keyfili, daha baskısız ve daha az kazançlı olduğunu söyleyebiliriz. Serbest çalışmak zordur.

Cuba and the Cameraman, New Yorklu Jon Alpert'in her şeyiyle kendi filmi. Daha doğrusu belgeseli. Yönetmen koltuğunda o var, kurguda o var, zaten adından da belli olacağı gibi kamerada da o var.

Alpert, daha önce de birçok belgesel çıkarmış. Afganistan'a gitmiş, Arap Baharı'nda bulunmuş, Saddam ile röportaj yapmış. Özgeçmişinde yer alan özel isimler arasında Venezuela, Çin, Papa da var. Fakat ben kendisini bu filmle tanıdım. Bu da bize Netflix'in hediyesi oldu. Genelde başarısız işlere imza atan Netflix'yen izlediğim en iyi çalışmalardan biri.

Alpert, 45 sene boyunca çeşitli aralıklarla Küba'ya gitmiş. Burada çeşitli dostluklar kurmuş, hatta Fidel Castro ile de tanışmış. Eski görüntüler arşivinde dururken, film için bir daha Küba'ya gitmiş. Daha önce gezdiği yerlerin, mekanların, insanların, insanların yaşamlarının ve koca bir ülkenin değişimini hem görüntülerle hem de kendi cümleleriyle anlatıyor.

Tabi Küba hakkında belgesel yapmak kolay iş değil. Objektif kalsanız bile bir kesim tarafından eleştirileceksiniz. Taraflı belgeselin kalitesi zaten ilk başta bizi üzer. Haliyle bu işin de beğenmeyenleri çıkmış. Özellikle Türkiye'nin internet platformlarında, sloganlarla sosyalizme övgüler düzmediği için ve sosyalizmin ne kadar kötü olduğu anlatılmadığı için eleştiriler mevcut.

Alpert'in çok umurunda değildir herhalde. Onun içine sinen bir iş olduğunu düşünüyorum. Ben de izlerken leyif aldım.

Tavsiyemizdir. Fragmanı da koyalım; ikna olmayanı belki ikna eder.



Hiç yorum yok: