Bir kült eser. Bir efsane. Kulaktan kulağa okunan bir kitap Neden? Çünkü, Türkiye'de futbola dair bugün konuşulan ne varsa o zamanlarda yazılmış ve bu kitap bilinmezliğe karışmış.
Hiçbir yerde satılmıyor. Bulanlar çok şanslı. O bulanlar da sahaflarda bulamıyorlar, eşinin dostunun evinde denk geliyor. 1989-990 sezonunda basılmış, üzerinden 20 yıl geçmiş, Türkiye'de Futbol Kitabı denilince akla gelen ilk kitap ama okuyan çok az.
Türkiye'nin Football Against the Enemy'si.
Şöyle başlayalım. Futbol hakkında düşünmeye, okumaya, ufak ufak yazmaya 2000'li yılların başında başladım. Ve o dönemden beri tartışmaların konusuna göre söylenen klasik cümleler var. O cümlelerin hepsi bu kitapta yer alıyor. Bir kilişe kitabı değil, devrimsel bir kitap aslında. Kafalardaki düşünceleri değiştirmiş. O cümlelerin hepsi ilk defa bu kitapta söylenmiş olabilir.
Fakat haliyle ben bu kitabı 2010'da okuyunca çok da farklı bir şey bulamadım. Güzel hikayeler var, şık değerlendirmeler, mzah dolu cümleler var. Ama 2010 için yeni bir şey yok. (Kitabın güzelliğini etkilemez muhakkak).
Can Kozanoğlu 1990 yılında diyor ki; "Bu Maçı Alacaz". Biz aynı saftayız, aynı düşüncedeyiz ve aynı istekteyiz. Ama bu maçı aldık mı veya alabilir miyiz bilmiyorum. O günden bugüne bu maçın 20 senesi daha oynandı. Acaba neresine geldik, skor kaç kaç oldu, merak ediyorum.
Şöyle diyelim. Benim, ucundan yetiştiğim ve naif bulduğum 80lerin sonuna, 90ların başına sert eleştiriler var. Biz şimdi 2010 yılı futbol kültürü için ne diyorsak, Kozanoğlu 90'larda bunu demiş. Peki o kadar gelişme? O 20 sene ne kattı, gol mü yedik gol mü attık?
Bu kitap yazıldıktan sonra, milli takım turnuvalara katıldı, yarı finaller oynadı. Ülkeye Avrupa Kupası geldi. (Bugün Uefa Kupası için ne deniyorsa o gün Şampiyon Kulüpler'de yarı final oynamak için aynı şeyler denmiş).
En basitinden o kitap yazıldığında ortada Hakan Şükür diye bir isim yoktu, şimdi ülke futbolunda formasını asmış takım elbisesini giymiş bir Hakan Şükür gerçeği var. Kısacası isimler değişti ve o yeni isimler futbolumuzu baştan yazdı. (Sadece son 20 sene bile ayrı bir dönem olarak önemli).
Kitap yazıldığında, TRT tek kanaldı, ardından özel kanallar çıktı, decoderler görüldü, yayın ihaleleri yapıldı, rekorlar kırıldı.
Türkiye'nin siyasi sahnesinde bile değişiklikler oldu. İsimler değişti, partiler değişti. Koalisyon hükümetlerini yerini tek parti iktidarına bıraktı.
Tribünlerdeki grupların isimleri oldu, marka oldular. Yepyeni stadyumlar yapıldı, yarı-yarıya tribün mazide kaldı, yüzde 5 kontejan lafı, Biletix gibi kavramlar jargona dahil oldu.
O nedenle bu kitabın yeniden yazılması lazım. Akademik bir kitabı sade bir dille yazan Can Kozanoğlu bunu bir daha yapmalı. (Ufak ufak Fenerbahçeliliği ön plana çıksa da... Aslında çıksın zaten, rengi belli, hissiyatı belli).
Bu arada o gün yazılan ve bugüne dair değişmeyen tek şey var; o da Hıncal Uluç. Hıncal Uluç'a yaklaşık 3 sayfa ayrılmış ve bugün ne deniliyorsa o gün de o denmiş.