Şampiyon olmayı beklediğin, en azından hayalini kurduğun bir günün akşamını PFDK kararlarıyla kapatıyorsun..
3 Temmuz'dan beri yaşanan Süper Lig'in özeti. "Şampiyonluk haftaya kaldı, gördün mü PFDK'nın kararlarını."
Haftaya dananın kuyruğu kopuyor. Dananın kuyruğu deyimini ilk olarak 1992-93 sezonunda sondan bir önceki hafta oynanan Galatasaray-Beşiktaş maçı için yapılan Milliyet haberinde görmüştüm. Falco penaltıyı kaçırmasa veya maçın hakemi (Ahmet Çakar olabilir) düdükten önce ceza sahasına giren Gökhan'ı görebilse dananın kuyruğu o hafta kopacaktı ama son haftaya kaldı. O maç 1-1 bitti, dananın kuyruğu kopmadı. Bu sefer kopacak. Kuyruk da kopacak, fırtınalar da kopacak, kalpler de kopacak.
Haftaya dananın kuyruğu kopuyor. Dananın kuyruğu deyimini ilk olarak 1992-93 sezonunda sondan bir önceki hafta oynanan Galatasaray-Beşiktaş maçı için yapılan Milliyet haberinde görmüştüm. Falco penaltıyı kaçırmasa veya maçın hakemi (Ahmet Çakar olabilir) düdükten önce ceza sahasına giren Gökhan'ı görebilse dananın kuyruğu o hafta kopacaktı ama son haftaya kaldı. O maç 1-1 bitti, dananın kuyruğu kopmadı. Bu sefer kopacak. Kuyruk da kopacak, fırtınalar da kopacak, kalpler de kopacak.
Böyle bir sezona böyle bir final yakışırdı. Deplasmanda olmanın dezavantajını, beraberliği alarak karşılamaya çalışacağız. 34 + 6 haftalık maraton, pazar günü son bulacak. Şampiyon belli olacak, telafisi yok. Herşey ortada, herşey sahada.
Kirlenen herşeye rağmen, yapılan onca konuşmaya, yüzlerce polemiğe rağmen, kurulan onca senaryoya rağmen bak ne oldu? Galatasaray ile Fenerbahçe final oynuyor. 2011-12 sezonunun şampiyonu tek bir maçla belli olacak.
Başkanı içeride, futbolcularını kaybetmiş bir takım, karşısında baştan aşağı yenilenen, 1 sezon önce çöken ezeli rakibi. Herkes kendine göre haklı, herkes karşısındakini suçluyor.
Sezonun başladığı Eylül gününden bugünü görmek imkansız gibiydi. Fakat bu sezona öyle anlamlar yüklendi ki, ister istemez bu iki camia şampiyonluğa çok büyük önem vermeye başladı. Sonunda Mayıs ayında bu noktaya gelindi. Bu şampiyonluk kimseyi sevindirmeyecek, kimseyi mutlu etmeyecek, hep bir burukluk veya soru işareti olacak. Ama kazanan, gerçek bir meydan okumayı kazanacak. Üstelik böyle bir final sonunda.
Sezonun başladığı Eylül gününden bugünü görmek imkansız gibiydi. Fakat bu sezona öyle anlamlar yüklendi ki, ister istemez bu iki camia şampiyonluğa çok büyük önem vermeye başladı. Sonunda Mayıs ayında bu noktaya gelindi. Bu şampiyonluk kimseyi sevindirmeyecek, kimseyi mutlu etmeyecek, hep bir burukluk veya soru işareti olacak. Ama kazanan, gerçek bir meydan okumayı kazanacak. Üstelik böyle bir final sonunda.
90 dakika boyunca. Sonraki hafta yok, puan hesaplaması yok, PFDK kararı yok, sarı kart cezası yok, hesap yok, kitap yok (Galatasaray taraftarı da yok). Sadece 90 dakika var. Leş gibi kokmuş, suyu çıkmış bir sezonun en romantik savaşı olacak belki de. Sadece futbolcular olacak. Sadece futbol topu olacak. Çok ironik işte. 3 Temmuz'dan beri kulüpler açıklamalar yayınladı, avukatlar konuştu, davalar yapıldı, cezalar verildi, Kulüpler Birliği defalarca toplandı, federasyon başkanları değişti.
Ve ne oldu? Galatasaray ile Fenerbahçe son topa kaldı. Cumartesi günü saat 21.00 gibi Türkiye'de futbol bitiyor. Böyle bir finale yakışan da buydu. Jubileyi Galatasaray ile Fenerbahçe yapacak. Kazanan son noktayı koyma onuruna erişecek. Kupa değil, bu Onur'u kazanma savaşı aslından bütün her şey. Birçok şeyden daha önemli. Maya takvimi halt etmiş, hayatı futbol ve taraftarlık üzerine kurmuşlar için kıyamet denilen şey olarak tam bu. Ve belki de gerçek kıyamet bile bu kadar epik bir sahneye sahip olamayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder