Pazartesi, Ağustos 13

Takıma İhanet




Zaman değişiyor. Artık daha hızlı etkiliyoruz birbirimizi. Ortada değişilmez fikirler var. Yapışan etiketler var. O etiketlere göre yaratılan kahramanları sevmek veya  o etiketlere göre bellenen düşmanları yaftalamak var.

Engin Baytar bugün takıma ihanet etmiştir. Maç kaybedilseydi bir numaralı sorumlu oydu. Ve böyle bir yenilgide dilencilik eğlencesi sökmez.

Fenerbahçe'ye maç kaybediyorsun. Üstelik iyi oynadığın bir maçta. Bunun tek sebebi saçma sapan bir şekilde kırmızı kart gören oyuncun. Sırf bu yüzden İngiltere, Beckham'ı astı. Uzağa gitmeye gerek yok, burada da defalarca olmuştur bu. Nice yetenekli çocuklar, nice kahraman yiğitler, sadece bir derbide veya şampiyonluk maçında, poziyon icabı bile olsa kırmızı kart gördü diye "hain" olarak adlandırılmıştır.

Derbide takımı yalnız bırakmak, ihanet konusunda ezeli rakibe transfer olmanın bir alt seviyesidir. İnsanlar bu maç için sabahlarken, İstanbul'dan kalkıp Erzurum'a giderken, yollara çıkarken sen sahayı terk edemezsin.

Arıza topçuları severiz. Arıza topçular olmalı, olsun ki içimizdeki tutku devam etsin. İçimizdeki tutkunun dışa vurmuş halini görelim. Ama arızalığın bir nedeni olursa ne güzel olur. 

Mesela, 5-0 yeniliyorsundur, gidersin Leeds'de Mills'e yumruk atarsın. Veya Kadıköy'de yine yeniliyorsundur, maçın son dakikasında oyundan çıkarken rakip tribüne küfür edebilirsin, 90 dakikası 0-0 biten maçın sonunda rakip stoper ile didişip 20 futbolcunun birbirine girmesine neden olabilirsin. Ama iyi oynadığın bir maçta, sadece bir gol yediğin için (üstelik genelinde tartışmanın az, gerginlik seviyesinin düşük olduğu bir maçta) kırmızı kart görüyorsan bunun affı olamaz.

Engin severler, "Ay Engin ne güzel hakeme saldırdı, isyankar topçu, asi ruh " diyecekler. Hakkını arıyor'dan yola çıkıp Hagi'ye bağlayanlar bile çıkabilir. Tek kelimeyle saçmalarlar.

Böyle bir şey yok. Maçı kaybeden taraf biz olsaydık acaba aynı goygoy, aynı eğlence yine yapılır mıydı? İyi oynadığın bir maçta Fenerbahçe'ye yeniliyorsun, yeni yeni keşfettiğin Nevizade'den evine dönüp Facebook'u açıyorsun ve o uyuz kız iletisne "bu da mı şike"yazıyor. Bence en başta sen silerdin Engin'i.

Bu sefer önlemi erken alalım. Galibiyetin getirdiği rehavetle daha rahat adam silelim. Bir derbide yapılmaması gereken 2 şeyi de ( diğeri devre arasına rakibin formasını almak) Engin yapmış oldu. Biri tribün literatürüne ters olsa da "futbolcular da insan, onlar da arakadaş"tan belki hoş görülebilir ama bu sefer takıma ihanet var.

Sizin için hiç bir sorun yoksa bile, Engin kartı gördükten sonra Eboue'nın,Dany'nın Elmander'in ve diğerlerinin suratına bakın. 10 kişi kalmış olmanın getirdiği yükten rahatsız oldukları her hallerinden belli.

Neden? Çünkü 1 dakika sonrasını bile göremeyen adam anlık olarak sinirlenmiş. Neyse ki devamında hakeme saldırdı da önündeki 10 haftada ne yapamayacağını görmüş oldu. Belki bu sayede tribünde maç izlerken kendini geliştirir.

Engin Baytar, Aykut Kocaman'a şükretsin. 10 kişi kalmış bir takıma gol atabilselerdi, Engin şu anda kendine kulüp arıyordu. 


3 yorum:

Sinan Yılmaz dedi ki...

:)))

Adsız dedi ki...

Engin'in Galatasaray'a gelmesine çok ama çok sevinmiştim. Şu an da yaptğı hatadan dolayı yollanmasını istemesem de ağır ceza veya yarım sezonluk bir kiralama gerçekleştirilebilir. Böylece Engin nerede olduğunun farkına varır. Müthiş bir yazı olmuş bunu da ekleyeyim

Adsız dedi ki...

Adam degildir.. Bu kadar soze gerek yoktur..