Pazar, Ağustos 12

The Shining



Kitabı okusak belki çok farklı olur. Filmde, sinemada olmuyor. Mistik ve olağanüstü olaylar ben de gerilim yaratamıyor.

Ortada efsane bir oyunculuk var. Herkesin dilinde olan bir film. Efsane statüsünde. Oyuncu, yönetmen ve belki de senaryo üst düzeyde olabilir, fark yaratmış olabilir. Benim sıkıntım bu türle. Gerilimden kast edilen şey, ölü adamlar, kanlı koridorlar, şeytani güçler, kötü ruhlar, cins bir müzik, esrarengiz sırlar, sessizlik ve arkasından gelen korkutucu bir ses olması sanırım. Ve bunların hiç biri beni germiyor. Oysa gerilmeyi seven bir adamım.

Ortadoğu'da geçen Babel veya hasta yatağındaki Mar Adentro veya hapisanedeki American History X, daha çok geriyor. Gerçekleşmesi muhtemel olan şeylerin gözüme sokulması daha çok geriyor. Jack Nicholson'ın muhteşem oyunculuğu dışında filmde gerçek olabilecek hiçbir şey yok. Bunu bilerek izleyince, bir dakikadan sonra tıkanıyor film.

Mesela bir başka King uyarlaması Yeşil Yol, gerilim olmasa da seyirciyi (beni) mıhlayan bir filmdi. Stephan King da enteresan bir kafa. Ama daha önce izlediğim 1408 ile Shining birbirine benziyor.Kendisine pek yakıştıramadım açıkçası.

Bu arada filmde oynayan veletin, sadece bu filmde oynadığını bunu da Kubrick'in şart koştuğunu biliyor muydunuz?

Hiç yorum yok: