Pazartesi, Şubat 18

Güreşin Olimpiyat Efsanesi




Güreşin olimpiyattan çıkarılması, birinci gündem maddesi... 

Şaka lan şaka, hiç değil. Borsa, şike, tükürük gibi mevzulardan sonra geliyor. Fakat benim için birinci gündem maddesi olabilir. İlginçtir, Londra Olimpiyatı'ndan sonra sanırım spora bakışım değişti. Şimdi burada, "ben yılların güreş sevdalısıyım, olimpik sporlara önem verelim" demeyeceğim ama Londra'dan sonra ilgimi daha çok çektiklerini inkar edemem. Bunları yazıyorum ki, yetkili kişileren iczat olmuş olalım.

Güreş aslında eskiden, 90'larda daha çok ilgimi çekiyordu. Sonra kurallar değişti veya eskisi gibi efsane sporcular çıkmaz oldu, benim de ilgim azaldı. Veya aile ile beraber TRT 3 izlemek zevkliydi, o sırada güreş, atletizm falan zevkli geliyordu. Şu an beni heyecanlandıran tek güreşçi Rıza Kayaalp, onu da zamanında Bahadır kardeşimiz işaret etmişti.

Madem güreş olimpiayattan çıkarılacak, eski karşılaşamlardan bir tanesini hatırlayalım. Bu maçı hatırlıyorum, gerçekten ilgi çekiciydi. Maçı izlememiştim ama daha sonraki günlerde baya konuşulmuştu. TRT'nin de (o zamanlar TRT 3) sık sık yayınladığını hatırlıyorum.

2000 Olimpiyatları, Aleksander Karalin - Rulon Gardner maçı.

Bu maçı efsane statüsüne sokan Karelin'in kendisi. Sanırım Rıza Kayaalp'ın de idollerinden. İkisi de aynı siklet zaten. Karelin için oluşturulan şehir efsaneleri mevcuttu. Sibirya'da doğan sporcu ayılarla güreşmiş deniyordu. Zaten lakabı da Sibirya Ayısı'ydı. Orman bekçiliği yaparken  keşfedilmiş, antrenmanlarını ormanda ağaçları kökünden sökere yapıyormuş. Bir final maçında kırık kolla güreştiği de söyleniyordu. Bütün bu şehir efsanelerinin yanında asıl gerçek vardı ki, kariyeri boyunca hiç yenilmedi. Ta ki 2000 olimpiyatlarına kadar...

2000 Olimpiyatlarında finale kadar yenilmedi. Finalde ise karşısına isimsiz bir Amerikalı çocuk çıktı. Amerika'nın ortasından, Wyoming'den gelen çiftçi bir ailenin çocuğu Rulon Gardner... Daha önce hiç bir başarısı, hiç bir uluslararası madalyası yok. Finale kadar geliyor ve yenilmez Karelin'in karşısına çıkıyor.

Maç boyunca güreşten çok itiş kakış var. Belki teknik olarak çok kötü bir güreş müsabakası, bilmiyorum ama bu hikayeleri birleştirince muazzam bir hikaye oluşuyor. Maçın ortasında Gardner tartışmalı bir puan oluyor. Ondan sonra Karelin, "iç sahada golü yedikten sonra maç sonuna kadar doldur-boşalt ile baskı kuran İstanbul takımı"na dönüyor. Fakat sonuç gelmiyor.

Gardner, Olimpiyat şampiyonu oluyor. Karelin kariyerinde ilk kez maç kaybediyor ve aktif sporu bırakıyor. 

Aslında SSCB'nin yıkılmasından yaklaşık 10 sene sonra olsa da modern ve gerçek bir Rocky 4 hikayesi.  

Şimdi buraya özlü bir şeyler yazmak lazım. Güreş olimpiyatın vazgeçimezidir falan. Ben de devamlı izlemiyorum ama olsun.


Hiç yorum yok: