Geçen sene bu aylarda Euroleauge maçı için İpekçi'ye giderken yaşanan coşku hala akıllarda. Evet, bir Galatasaraylı olarak benim hissetiğim duyguların farklı olması normal ama sokağa yansıyan atmosfer arasında bu kadar fark olması normal değil... Vapurda, trende, salon çevresinde derken en son salonda. Sanki Avrupa'nın basketboldaki en üst organizasyonu değil de TBL'deki en iddiasız maç. Seyircisiz diye küçümsediğimiz Anadolu Efes bile, Sinan Erdem'i iyi kötü bir çeşit organizasyonlarla dolduruyordu.
Beşiktaş'tan TOP 16'da zirve mücadelesi yapması beklenmiyordu muhakkak. Kötü sonuçlar olması normal.Hatta, kötü sonuçlardan daha çok, zaman zaman isteksiz oyunlar sergilenmesi taraftarı kötü daha çok üzmüş olabilir. Ama özellikle geçen hafta Siena maçındaki direnci gördükten sonra bu takım desteği hak ediyordu.
Geçen sene sopalı pankartlarla dalga geçen, her maç salonu doldurmayı küçümseyip "biz de yaparız" diyen, yapılan tezahüratı bile eleştiren kitleyi, bu akşam salonda görmek isterdik. Göremedik. Ama tabi bu cümleler salona gelmeyenlere. Salona gelenleri bu bağlamda değerlendirmek haksızlık olur. Maç öncesi sürekli Galatasaray'a küfür olunca ve skor ilk devrede 20 sayı farka ulaşınca o dakikadan sonra bize saracaklarını tahmin ettim. Ama yanılttılar. Sürekli takıma destek verdiler. Zaten her zaman söylediğim birşey var; eğer az taraftar varsa o gün güzel tribün olur. Oraya gelen şovmen değildir, hesapçı adam değildir, sevdasının peşindedir. Kendileri için anlamlı olan "Ateşini yolla bana" nostaljisi ile başladılar, "Her gece efkarım" iledevam ettiler, "Gündoğdu" ile bitirdiler. Ufak bir eleştiri; çok kopuktular. Sahaiçinde pşduğum için fazla görme şansım olmadı ama sanırım kafa abiler de pek yoktu. Bir bütünlük sağlanamadı tribünde, lider eksiği vardı sanki. Olsun, bu da onların problemi.
Bir de illet olduğum dj rezaleti. Tribün coşmuş, 20 sayı gerideki takımına bağırıyor, mola alınıyor ses daha çok çıkıyor, o sırada dj basit, kötü, rezalet bir kulüp marşını köklüyor. Neden yapıyorsun abi bunu? Neyin şovu. Bırak tribün sazı eline almış zaten, kesme...
Tribün böyle, saha içi ise, özellikle Maccabi bench kısmı takım elbiseli adamlarla dolu. Güvenliği sağlayan İsrailliler. Gerçekten ilginçti. İsrail'i hiç görmedim, ama Maccabi benchinin civarı filmlerde gördüğüm 1970'lerin Avrupası gibiydi. Ortada hayat devam ediyor, dış tarafında ajanlar kol geziyor.
Maçı çok anlatmaya gerek yok. Beşiktaş kötüydü. Gücünün yetmemesi normal ama isteksizlik yakışmadı. Erman Kunter de maç sonu basın toplantısında bahane üretmeden açık açık konuştu Takdir etmek bize düşmez, ama kendisi takdir edilmesi gereken bir karakter. Beşiktaş'ın başında uzun yıllar kaldığı müddetçe çok büyük işler başaracaktır.
Maccabi ise saha içinde gördüğüm en eğlenceli, daha doğrusu en çok eğlenen takımlardan biri. Sahaya çıkışları ayrı, oyunları ayrı. Sharpe'ın salonda çalan müziğe kenardan kafa tutuşu, Blatt'ın oyuncularının sürekli sırtına vurması ( basketbol koçlarında buna pek alışkın değiliz)... Bana sempatik geldi.
22 sayı farkla biten bir maç için söylenecek fazla şey yok. Ama organizasyona dair bir eleştiri, değişen Top 16 turu rezalet olmuş, hiç heyecan yok. Umarım eski sisteme dönerler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder