Çarşamba, Kasım 14

Network


İşlerin kötü gittiğini söylememe gerek yok, zaten bunu herkes biliyor. Bu bir kriz. Herkes ya işsiz ya da işini kaybetme korkusu yaşıyor. Doların değeri beş kuruş etmiyor. Bankalar iflas ediyor. Tezgahtarlar masa altında silah taşıyor. Serseriler sokaklarda terör estiriyor. Tek bir insan bile ne yapacağını bilmiyor ve bu işin sonu yok. Soluduğumuz hava berbat, yediğimiz yemekler iğrenç. Televizyonun karşısına oturmuş, sanki böyle şeyler olması normalmiş gibi bugün 15 cinayet ve 63 ağır suç işlendiğini söylenmesini izliyoruz. İşlerin kötü gittiğinin farkındayız. Hatta kötüden de beter. Herkes çıldırmış. Her şeyde, her yerde öyle çılgınlık var ki artık dışarı bile çıkmıyoruz. Evimizde oturup yaşadığımız dünyayı giderek küçültüyoruz ve tek söylediğimiz; "En azından odamızda bizi rahat bırakın. Bana tost makinemi, televizyonumu ve kumandamı verin. Başka bir şey istemiyorum. Bizi rahat bırakın!"

Ama ben sizi rahat bırakmıyorum. Sizden öfkelenmenizi istiyorum. Ayaklanma çıkarmanızı, kargaşa çıkarmanızı istemiyorum. Milletvekillerine yazı göndermeyin. Size ne yapacağınızı söyleyemem. Bu kriz hakkında ne yapabiliriz bilmiyorum. Keza Ruslar hakkında, sokaklarda işlenen suçlar hakkında... Bildiğim tek şey  önce öfkelenmeniz gerektiği. "Ben bir insanım. Hayatımın bir değeri var" demeniz lazım. Hemen ayağa kalkmanızı istiyorum. Hepinizin sandalyelerinden ayağa kalkmasını istiyorum. Hemen şimdi kalkın, pencereye gidin, camı açın, kafanızı dışarı çıkarıp haykırın: "Deliler gibi öfkeliyim ve buna daha fazla katlanamıyorum."

Hiç yorum yok: