Mesut Özil'e benzeyen suratını neredeyse tek bir mimik kullanmadan izleyicinin önün sokan Buster Keaton'ın izlediğim ikinci filmi. Açıkçası General'dan daha çok sevdim. Bu film sayesinde onun neden Chaplin ile kıyaslandığını daha iyi anladım. Benim tarafım yine Chaplin olacak gerçi ama bu filmi izledikten sonra Keaton'ın sinemaya kattıklarını görmemek mümkün değil.
Tabi 1900'lerin başındaki sinemaya çok hakim değiliz. Yani yenilikler Keaton'dan mı, yoksa başka birilerinden geliyor emin olmak zor. Zaten Chaplin'in farkı da burada ortaya çıkıyor. Keaton belki bir fikir katıyor ama Chaplin fikirleri bir şekle sokarak tarz yaratıyor. Mühendislikte paye Keaton gibi öncülere verilebilir ama sanat ve sporda o fikri güzelleştirenler daha değerlidir.
Bu filmde özellikle bilardo masası ve motor sahneleri çok iyiydi. Bugün bile çekilmesi zor sahneler, 1924'te nasıl halledilmiş hayret edilir. 45 dakika için harika film. Sessiz filmden sıkılanlara bile iyi gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder