Cumartesi, Mart 18

Trendsetter Olarak Play-Off

Son dönemde basında çıkan "Jorge Jesus play-off istedi" haberlerini bir asparagas olarak düşünmüştüm. Fazla önem vermedim. Yalanlanacağını düşündüm, hatta sonra yalanlanmasına bile gerek olmadığından beklentim kayboldu.

6 Şubat sonrası burada Beşiktaş'ın taleplerine tepki göstermiştik. Fakat o talepler bile en azından bir düzleme oturuyordu. Play-off'un ise herhangi bir mantığı dahi yoktu.

Deprem oldu. Gaziantep FK ve Hatayspor ligden çekildi. Hem Fenerbahçe hem de Galatasaray bu iki takımla birer maç yapmıştı. Yani toplam dört maç. Bu dört maçı da "Büyükler" kazanmıştı. Önlerinde de iki maç vardı. Her birine üçer puan gelecekti. Yani şampiyonluk yarışını değiştirecek, en azından Galatasaray-Fenerbahçe çekişmesi aşısından bir kafa karışıklığına neden olacak bir durum yoktu.

Diğer takımların fikstürden dolayı feryatlarını bir nebze anlayabilirdik de (gerçi onlar da bizce haksızdı) bu seferki talebin hiçbir gerekçesi yoktu. O nedenle bu talebin gerçekte olmadığını,  medya tarafından yaratıldığını düşünmüştüm. Sanırım bazen fazla naif kalıyorum!

Fena yanılmışım. Jorge Jesus'un Sevilla'ya elendiği maçtan sonra düzenlediği basın toplantısı şaşkınlık vericiydi. Jesus, bu fikrin arkasında duruyordu. Daha da kötüsü bir de Avrupa kupası maçının ardından Süper Lig eleştirisi yapıp "Ligin masada kazanıldığını" iddia ediyordu. Hakem hataları mıyıd ona bunu dedirten yoksa play-off oynanmaması mı? Bu soruyu bile yanıtlayamadık. Play-off gelirse masada gelmeyecek mi? Masada değil sahada kazanan aranıyorsa, Kadıköy'e kafayı çevirip 3-0 sona eren maça bakmak yeterliydi.

Oysa kazanırken her şey ne kadar güzeldi. Jorge Jesus, gökten Türk futboluna inmiş bir peygamberdi. Bunu ben veya sıradan bir taraftar değil Uğur Meleke söylüyordu.

Aslında zaten tam da bu noktada Jorge Jesus'un açıklamaları çok da rahatsız edici ve şaşırtıcı değil. Her kulübün personelinden zaman zaman böyle çıkışlar gelir. Üstelik Jesus da her zaman zor bir karakterdi. Portekiz'de buna benzer çok basın toplantısı yapmıştı. Fakat bu sefer zamanlaması rahatsız ediciydi. Sevilla'ya elendikten sonra girilecek konu değildi bunlar.

Sanırım kendisi veda turlarına başladı. Sözleşmesi bitiyor, Türkiye'de kalmak istemiyor, şampiyonluk gelmeyecek gibi duruyor, öyle bir durumda kendisi kalmak istemez, ayrıca kulüp de sabır göstermeyebilir. Bu nedenle tepkisini dışa vuruyor sanki. Yine de giderken masaları yıkarak ayrılmak hoş değil 

Kendi bileceği iş. Bizi asıl üzen Jorge Jesus hakkında daha önce kimselere (sadece teknik direktörlere değil, sanatçılara, bilim insanlarına vs) söylenmemiş cümleleri kuranların hiçbir şey yaşanmamış gibi devam edecek olması. Serdar Ali Çeliker, Fenerbahçe'nin son sezonlarında olduğu gibi yine övgü dolu cümleler kurduğu teknik direktörü yerden yere vurmaya devam ediyor mesela. Şu an prim yapan orası. Birkaç isim daha göğe koymamış gibi yerin dibine sokmakta birbiriyle yarışıyor. Fakat benim asıl merak ettiğim Uğur Meleke. 

Hadı o zaman yazıyı bitirirken Uğur Meleke'den alıntılar ekleyelim. Jesus hakkında daha önce yazdığı birkaç cümle... Play-off talebi, hakem şikayeti, masa söylemi, oynanan vasat futbol... Acaba yeni cümleler gelecek mi?

"İki bin yıl önce yeryüzüne adaşınız inmişti, bu sene de Türk futboluna siz indiniz adeta! "

"Bizim 30 yıllık ezberimize göre ligi iyi bilen teknik adam makbuldür burada. Jesus sadece iki ayda futbolda ortak bir dil konuşulduğunu, iyi oyun oynatmak için ligi çok da bilme zorunluluğu olmadığını gösterdi sanırım."

"Bu ülkede çalışan her teknik adamdan Avrupa maçları sonrası duyduğumuz o klişeyi de mahvetti Portekizli Hoca. Rennes ve Alanya maçları arası tam 8 oyuncu değiştirip aynı futbolu oynatabiliyor takımına."

"Jesus öyle bir teknik adam ki, 'Avcı ne kadar hile bilirse, ayı o kadar yol bilir' atasözünü anımsatıyor insana."

"Jesus sadece bir teknik direktör değil. Ecnebilerin deyimiyle bir ‘trendsetter’. Trend belirleyici yani... Türkiye’ye geldiğinden beri trend belirliyor, ezber bozuyor. "

1 yorum:

Adsız dedi ki...

yeryüzünün en şerefsiz en aşağılık camiası. kırmızı bültenle aranan teröristler bunların yanında evliya. asla arkadaş olmam, akrabamla görüşmem, iş dışında konuşmam. sadece fbliler ölecek deseler deprem olsun diye duaya çıkarım. o derece nefret doluyum.