90'lı yılların başında Avrupa sinemasına yeni bir tarz katan ve aynı yıllarda dağılan Yugoslavya hakkında cesur söylemlerde bulunan Emir Kusturica, Underground'dan sonra yaşamında çalkantılı günler geçirdi. Saldırıya uğradı, düello tekliflerinden bulundu. En az filmleri kadar kaotik bir durum sözkonusuydu. Belki de o dönem yaşadığı ağır baskı onu 2000'li yılların ortasında aldığı radikal kararlara doğru itti. Bilemeyiz. Ama Underground sonrası kısa bir süre, içine kapandığı bir gerçek.
Kozasından çıkması ise Crna Macka Beli Macor (Ak Kedi Kara Kedi) ile oluyor. Bence Kusturica'nın en zayıf filmi. Yine Kusturica sineması içinde değerlendirirsek, en yüzeysel filmi. Eğlenceli olması istenmiş, etliye sütlüye bulaşılmamış. Tabi bunlar hep Kusturica sınırları içinde. Yoksa yine birçok söylem mevcut, ince mesajlar var. En basitinden arabayı eski Yugoslavya haritası şeklinde kemiren domuz bile önemli bir ayrıntı. Underground'ın son sahnesinde de benzer bir metafor vardı. Hatta belki de filmde hakim olmadığımız coğrafya hakkında, gözümüzden kaçan birçok ayrıntı daha vardır. Belki değil kesin vardır. Ama buradan çıkıp "kaldığı yerden devam etmiş" diyemiyoruz.
Çingenelerin eğlenceli hayatını anlatan filmler, Türkiye'de ve belki de Avrupa'da, arayış içinde olan "Başka bir dünya mümkün" diyen ama bunun için fedakarlık göstermekten sakınan gençler için oldukça cazip. O yüzden bu film bazı evlerin baş köşesinde durabilir. Fakat eğer Kusturica DVD'lerini üst üste dizeceksek ben en alta bunu koyarım.
Her üreten kafanın böyle bir kaçamak işi olur. Bunu yapması oldukça sağlıklıdır, çünkü devamında da etkileyici bir iş çıkacaktır. 2004'teki Zivot je cudo (Life is miracle) bu bekleyişin ürünü herhalde. Üstelik Kusturica'nın kimliğinin tamamen değiştiği bir dönemde. Aslında bakarsanız kimliği değişse de 1995 ile 2004 arasındaki söylemleri çok fazla değişmemişti. Tam bu iki dönemin arasında "Ak Kedi-Kara Kedi" isimli bir film çıkarmak da Kusturica göndermelerine yakışacak türden...
En azından "Bu kadar uzun süre izlememiş olmam benim ayıbım" dememi gerektirecek bir durum yokmuş. Ama eğlenceli olduğu da tartışmasız.
1 yorum:
Muhtemelen bahsettiğin sığ bölüme düşüyorumdur. Çünkü gerçekten de en çok sevdiğim filmlerindendir Kara Kedi Ak Kedi.... :)
Yorum Gönder