Cumartesi, Ocak 18

Olması Gereken



Mayıs ve haziran aylarında yaşananlardan sonra çok değiştik. Bunu kimse inkar edemez. Değişik şeyler oldu. Herkes Gezi Parkı Olayları olarak tarihe geçen ülke çapındaki olaylardan birşeyler kaptı. Kiminin gözü açıldı, kimi empati kurdu, kimi cesaretlendi, kimi öfkelendi. Bazıları bu olaya karşı da oldu, olabilir, ama onlar bu yazının konusu değil.

Mayıs ayındaki söylemler hala aklınızda mı? Halk, sivil hareket, Gezi ruhu, platform gibi kelimeler?? Çünkü o günlerde gaz yiyen, polis şiddetinin acısını devamlı çeken, isyan eden, farklı bir dünya düşleyen arkadaşlarımın çoğu bunu unutmuş durumda.  Aradan 1 sene bile geçmemişken....

 Sırrı Süreyya Önder İstanbul için adaylığını açıkladı. Büyük bir aksilik olmazsa oyumu ona vereceğim. Gezi Parkı direnişinin başladığı ilk günlerde dozerin önünde duran, plastik mermiyle yaralanan ve herkesin Sırrı Abe'si olan adam, şu an adaylığını açıkladı için "oyları bölen bölücü" sıfatını aldı. Zaten bağlı olduğu partinin beslendiği damar bu etiketi yemeye alıştığı için çok koymuyordur onlara ama ona oy vermeyi düşünen bizler de aynı etiketi sırtımızda hissedince - ve buna alışık olmadığımız için - sıkıntı yaşıyoruz.

Sırrı Süreyya Önder CHP'nin oylarını bölüyormuş. AKP'nin sahip olduğu İBB'yi değiştirmek için hepimiz CHP'ye oy vermeliymişiz. Vermezsek bölücüyüz.

 "Abi aslında ben de seninle aynı şeyleri düşünüyorum ama bu seçim çok önemli, bu sefer bunlara verelim, sonra bakarız" 30 yıla yakalaşan hayatımda en çok duyduğum cümlelerden biri. Kimse hiç bir şeyi değiştiremedi hala.

Gerçekten Mustafa Sarıgül'e güvenen, onu seven, CHP kimliğiyle yetişen ve o tarafa bağlılık duyan insanları bir kenara ayırıyorum. Doğru olduğuna inandıkları partiye ve adaya oy verecekleri için onları eleştirmek ve yargılamak mümkün değil. Fakat geri kalanların üzerimize çöken ukala tavırlarından da şimdiden gına geldi, seçim gününe kadar da devam edecek..

Hem bütün direniş zamanı yönlendirme yapacaklar, insanları polis şiddetine karşı koymak için meydanlara çağıracaklar, bir nevi liderlik yapacaklar, belki bazıları bilgiçlik taslayacak;  hem de seçim zamanı bütün bu olaylar olmamış gibi, boş bir AKP muhalefeti ile AKP karşısındaki en güçlü adaya oy verecekler. Bu da yetmezmiş gibi, başka bir 3.partiye oy verenleri de oyları bölmekle suçlayacaklar. İnanılır gibi değil.

Açıkçası bu ülkede bazı şeylerin değişmesini eskisinden çok daha fazla istiyorum. Gezi Parkı olayları, bizim gibi çocukların Güneydoğu'yu, Gazi'yi, Maraş'ı,Madımak'ı daha iyi anlamasına yol açtı. Genel seçimlerde ne AKP'ye nede CHP'ye oy vermeyi düşünüyorum. İkisi de birbirinin aynını. İkisi de aynı düzenin farklı yoldan giden temsilcileri. İkisi de ülkenin bir kesimini dışlamayı siyasetinin temeline koymuş partiler.  İkisine de oy vermeyi düşünmüyorum. HDP veya BDP, her neyse, kafamda sorular olsa da genel seçimlerde de onlara oy vermeyi düşünüyorum. Bire bir aynı düzlemde değilim. Ama bir şeylerin değişme hevesini benim kadar taşıdıklarına inanıyorum. Ve belki de benim gibilerinin vereceği oylarla "Bölge partisi olmaktan çık" mesajını kavrarlar. Veya belki de sadece Sırrı Süreyya Önder'e verilecek oylar, 2015'e kadar arada kalmışların farklı bir parti kurabilme ihtimalini bile sunulabilir. Veya olmaz. Bunlar hep olasılıklar. Siyaset kaygan bir yer. Belli olmaz. Ama doğru olduğunu düşündüğün şey için hareket etmezsen isteklerine de ulaşamazsın.

Çok kopuk yazıyor olabilirim. Bu konuları yazmayı hatta konuşmayı da sevmiyorum. Kimseyi etkilemek istemiyorum. Çünkü ben de yanlış düşünüyor olabilirim ve ileride bunun vebalini de ödeyebilirim. O nedenle dikkatli yazmak gerekiyor. Ama biri çıkıp da "siz oyları bölüyorsunuz" diyince, bütün o gaz bulutları, siren sesleri, gözaltılar aklıma geldikçe ve gidip yine bir düzen partisinin düzen adayına oy verilince insanın isyan edip bir şeyler yazası geliyor.

İşin aslı, haziran ayında "kardeşim, sen de bizdensin, hepimiz birimiz" tarzı söylemlerle bizi yanlarına çekenler, zaman geçtikçe bizi çok güzel dışladılar. Aslında kaygılarımız çok farklıymış. Biz insanlara acı çektiren, kan döktüren, eziyet eden görünmez sopanın ortadan kalkmasını isterken, beraber aynı safta yer aldığımız insanlar o sopanın kendi ellerine geçmesini istiyormuş. Ve kim bilir belki de bir gün o sopayı bir gün bizim üzerimizde kullanacaklar. Sırf o korkunç ihtimalin gerçekleşmemesi için bile; doğru düşündüğünüz şeyden vazgeçmeyin. Hayatının belli dönemlerinde birbirinden farklı kesimler tarafından, saç uzattığı için, camiye gittiği için, Kürtlere kardeşim dediği için dışlanan ve ciddiye alınmayan biri olarak söyleyeceğim sadece budur. 



5 yorum:

Adsız dedi ki...

Oylar bölünecek diye öyle tırsıyorlar ki hemen Öcalan-SSö resimleri servis edilmeye başlandı. Abinin dediği gibi : " Ne yaptı lan sol size "

Kavramlar birbirine karışmış durumda kim sol , kim sağ belli değil. "Oylar bölünmesin aman akp gitsin altıoka ver." nerede demokrasi peki?

ve ben bir kez daha anfarrow yemeye göze alarak safını belli eden bu site sahibine imrenerek bakıyorum , helal valla

Adsız dedi ki...

1- yalan mı bölmeyecek mi?
2- akp kaldığı sürece o gazları her eylemde en şiddetlisinden yemeye devam etmeyecek miyiz?

kutay dedi ki...

- bölmeyecek, çünkü ortada ortak duruş yok
- akp chp mhp vs. geldiği sürece o gazlar sıkılacak, eğer "ben yemeyim de kim yerse yesin" diyorsan, saygı duyarım

Adsız dedi ki...

mhp aratmaz da chp asla akp kadar sert girmez gezi parkı ve benzeri olaylara. chp antipatisinden saçmalamanın alemi yok göz var nizam var.

http://popartcinema.blogspot.com/ dedi ki...

Sırrı Süreyya Önder o dozerin önünde milletvekili olmanın verdiği dokunulmazlığı sayesinde durdu. Sıradan bir vatandaşın da böyle bir yetkisi olsa emin ol o da dururdu. Kaldı ki Direnişin ikinci gününde ( 1 haziran cumartesi ) senin Sırrı abin Cihangir'de çayını içerek arkadaşlarıyla entel sohbetler yapıyordu. Direnişin diğer günlerinde kendisini hiçbir yerde görmedik. Ucuz işlerle millete tatlı görünmeye çalışan bir adam Sırrı Süreya. Kaç kişi hapis cezası aldı, kaç kişi göz altına girdi, kaç vatandaş gözünü kaybetti, yaralandı, bunların hepsi sıradan sivil insanarlar oldukları için yaralandılar. Sırrı Süreya'yı Radikal'den beri takip ediyorum ilk yazılarından şu ana kadar ki çelişkilerini ben yazmayayım sen gör, okumuşsundur muhakkak. Ama büyük yanılgı içindesin. Ha kaldı ki vatandaşa yumruk atan, bağırmayacaksan çek git bu alandan diyen bir adamın başımızdaki adamdan hiçbir farkı yoktur benim nazarımda. Kim kime verecekse versin oyunu eyvallah ama şuan Türkiye'de temiz politikacı yok!