Perşembe, Ocak 16

Galatasaray 2-0 Tokatspor



Maçın başında kafamda bir kadro, daha doğrusu bir kadro yapısı kuruyordum. Mancini buna çok yaklaştı.

Genelde bu tip maçlarda büyük takım hocaları yedek takımı sahaya sürüp, karşılaşmaya hazırlık maçı havası katardı. Aslında o tarz maçlar da yedek oyuncular için çok önemlidir. O maçta koyacakları performans kariyerleri için belirleyici olur ama yedek oyuncular o maçlara gereken saygıyı göstermez.. Mesela, Gaziantep BB Spor maçında bunun farkında olamayan Engin Baytar, Tokatspor maçını göremedi.

Yedek oyunculara fazla duyulan güvenin, zarar olarak geri dönebileceğini gören Mancini, bu sefer yedeklere ağırlık vermedi. Dengeli bir kadro kurdu. Semih, Melo,Sneijder,Burak,Umut,Riera,hatta Balta ve Bruma gibi ilk 11 ve ilk 11'i zorlayacak oyunculardan kurulu bir kadro hazırladı. Mesela böyle bir maçta Muslera'ya ve Drogba'ya gerek yok. Bazen Ufuk'u  görmek ve bazen Drogba'ya nefes aldırmak, onları oynatmaktan daha önemli. O nedenle çıkan kadro çok hoşuma gitti.

Ve aslında asıl mesele. 8 puanlık farkın nasıl kapanacağını soran gazeteciler "Bütün maçlarımızı kazanmalıyız" cevabını veren Mancini için çok değerli maçlar. İlk yarının sonunda elde edilen kazanma alışkanlığını devam ettirmek için önemli bir köprü. Eskişehirspor, Bursaspor gibi dişli takımların da grupta yer almaması büyük şans. Hatta çoğu taraftar için angarya gözüken Türkiye Kupası, sanılanın aksine böyle bir sezonda sırf bu nedenlerle önemli bir katkı sağlayabilir takıma.

Zaten bu maça gitme nedenim bu değişimi görmek içindi. Normalde böyle maçlarda alt lig takımlarını izlemek için giderdim. En son Gaziantep BB Spor maçı bile bu bağlamdaydı. Ama bu sefer durum değişti. Çok farklı bir Galatasaray var. Tamamen olumlu anlamda demiyorum ama dikkat çekiyor. Değişik, yeni, farklı. Satranç oynar gibi takımla oynayan bir hoca. Ve aslında sert bir Tokatspor karşısında böyle "yeni" bir takımı izlemek çok heveslendirdi beni.

Tokatspor gibi bir takıma karşı 70 dakika gol atamamak, maçı 2-0 kazanmak, kağıt üstünde rahatsız edebilir. Ama oynana oyun, kafadaki mantalite beni oldukça tatmin etti. Hücumda, top gezdirmede, rakip kaleye gitmede güzel işler yaptı takım. İki gol atılsa da birçok pozisyona girildi. Tokatspor'un yedek kalecisi Mehmet, bu sezon oynamadığı maçların acısını Arena'da çıkardı. 

 Arka tarafta ise sıkıntılar vardı, fakat Tokatspor'un çok adamla ileri çıkmamaya özen gösteren hali savunmayı zorlamadı. Yine de Balta,Melo,Semih üçlüsü bence iyi bir üçlü değil. Felipe Melo dilenciliği ne kadar üst seviyede olsa da ben Melo'ya sonsuz güven duyamıyorum. Sanırım hala daha 2010 Dünya Kupası etkisi. O nedenle savunmanın merkezinde, üstelik Semih Kaya'dan talimat alacak kadar ilgisiz olduğu bir bölgede ona görev vermenin büytük risk olduğunu düşünüyorum. Zaten bence üçlü savunmayı dünyanın en iyi stoperlerinden kursanız bbile her zaman risk altında olunacağını düşünüyorum. 

Yine de bütün düşüncelerimiz ve gözlerimiz bir yana, biz bunları yazıp çiziyoruz ama Mancini öyle bir güven veriyor ki tribüne (veya sadece bana) tarif edilemez. Belirli bir kalıba bağlı kalmıyor. Geldiği günden beri sürekli bir değişim ve arayış halinde. "Hala mı arıyor" diyenin kaygısını ciddiye alırım ama bu arayış esnasında hem takımı gruptan çıkardı hem de çoğu denemesinden de olumlu sonuç aldı. Böyle hocalara büyük saygı duyup biraz zaman vermek zor bir şey değil.. Adam çalışıyor, üetiyor, deniyor, kurcalıyor. Ve en önemlisi bunu yaparken de kazanmaya devam ediyor. İç sahada 10.resmi maçında 10.galibiyet. Aralarında Tokatspor maçı da var Juventus maçı da... Böyle devam ettiği takdirde, kısa sürede tabanca gibi bir takım oluşturacağından eminim.

O nedenle böyle güzel bir hazırlık maçı iyi oldu. As oyuncuların oynadığı bir resmi-hazırlık maçı. Takım kazandı, oyuncular yeni yerlerini, yeni sistemi denedi, hoca bu maçta da birşeyler gördü ve bir sonraki maç ona göre planlar hazırlayacak. Tam anlamıyorum ama sanırım her şey iyi gidiyor galiba... Ve eğer şampiyon olursak iç sahada böyle maçları yakalamış olmanın tadı daha da güzelleşecek.


Hiç yorum yok: