Cuma, Şubat 14

Ceza Tayinine Yer Olmadığına




Aziz Yıldırım, Ahmet Hakan'a konuk oldu. 3 Temmuz 2012'den beri (tutukluluk süresi bittiğinden beri) bu kaçıncı acaba? Çok değil aslında. Bir NTV Spor var, arada 1-2 FB TV var, Fenerbahçe Genel Kurulu var. "Anahtarı soktum ama arabayı çalmadım, bu suç mu" dediği zamanlar da oldu, "Yaptıysam Fenerbahçe için yaptım" dediği de. Ama ne olursa olsun hep haklıydı. Kitlesi arkasındaydı, hala da arkasında. Belki yeniden yargılanacak. Belki şike de yapmadı, teşebbüs bile etmedi. Belki kendi dediği gibi "Herkes kadar" yaptı.

Ben çok sıkıldım. Zaten benim için bu defter, bir gece yarısı TFF'nin verdiği kararla kapandı. TC mahkemelerinin verdiği kararlar, yürüttüğü davalar işin başka boyutu. Siyasi yönü. Ve belki de Aziz Yıldırım'ın haklı olduğu tek konu.

Ama, maça giden, sevdasını haykırmak isteyen, bunun için bedel ödemeye razı olan taraftarın sırtına bir yük daha indirmek için devletle ortak hazırladıkları 6222, onları vuruyorsa buna da ben karışamam. Benim oyunum futbol, benim ilgim orası, ve benim için önemli olan "sportif mahkeme"ydi. Serdar Kulbilge 2 sene ceza aldı, Tahkim 3 maça indirdi. Futbol ailesi beraat etti, olay kapandı, "Fenerbahçemiz" diyen Yıldırım Demirören'in başkanlığı için eller hep bir anda kalktı. Olay orada sonlandı.

Bütün bu yılgınlık sonrası, futbolun kirli kalmasına göz yumduktan sonra Aziz Yıldırım'ın ÖYM  tarafından belki ağır ceza alması, belki adil olmayan bir şekilde yargılanması hiç umurumda değil. Ama yine de açtım Ahmet Hakan'ın programını izledim. Aziz Yıldırım yine sazı eline aldı. Hala daha Emenike'nin para sayma görüntüleri üzerinden kendini savunuyor. Ki yapabilir de hakkıdır, yaratılan algıyı kırmak için bu haksız ithamı kullanabilir. Ama Ahmet Hakan "Belki çıkar o görüntüler" derse, Aziz Yıldırım'a koz verirse o program izlenmezdi. Yine de izledik. İzledik, izledik, tatmin olmadık. Belki inanacaktık. Ulan tamam yeter ki kapansın bu dava diyecektik ki Aziz Yıldırım, Yunus Yıldırım'a salladı.

Hata yapan (bu da tartışılır) bir hakemi ve onun kurulunu, yani Türk futbolunu yöneten kurulu canlı yayında tehdit etti. Bir daha böyle bir şey olursa affetmeyeceğini söyledi. Aynı şey olacaksa Yunus Yıldırım bir daha maçlara gelmesin dedi. Canlı yayında, herkesin pür dikkat onu dinlediği bir programda dedi bunları. Bunu canlı yayında diyen adamın kapalı kapılar arkasında veya tapeleri çıkmayan telefon görüşmelerinde neler dediği/diyeceği hiç mi önemli değil?

Aslında hiç önemli değil.

Şu günden sonra kimsenin herhangi bir şeyden şikayet etme hakkı kalmamıştı zaten.

Olay kapandı. Parası ve gücü sayesinde seçilen kulüp başkanları, Türk futbolunu yönetmeye, parmağında oynatmaya devam edecek. Onlar MHK Başkanını, TFF Başkanını arayacak, biz kavga edeceğiz. İlişki ağları, güç kavgaları, taht oyunları, devam edecek. Telefonlar da açılacak, tehditler de olacak. Bazıları bu durumdan rahatsız olmaya başlayacak belki. O zaman gelince biz de onlara diyeceğiz ki;




2 yorum:

varol döken dedi ki...

biri gelir bir şey der diye ben burada durayım bir süre

kutay dedi ki...

ulan hepiniz buradasınız be))