Çarşamba, Eylül 14

Diyet

 


"İki birden, üç ikiden, dört üçten iyidir. O halde birleşiniz"

Büyük sinemacı Ömer Lütfi Akad'ın Göç üçlemesinin üçüncü filmi. İlk ikisini izlemeden buna daldık. Ya da diğre ikisini izlediysem de hatırlamıyorum. Fakat üçlemeyi tamamlayanların ifadelerine göre Diyet, üçlemenin en zayıf filmi. Buna rağmen Yeşilçam'ın kurak politik film külliyatında önemli bir yer alabilecek düzeyde.

Film, bir grup fabrika işçisini konu edinir. Bu işçilerin bir kısmı sendikalıdır. Bir kısmı da sendikaya karşıdır. Hülya Koçyiğit, Hacer rolüyle yaşlılığına selam gönderir. Sendika karşıtıdır, örgütlenmeden rahatsızdır, patronlara ve iktidara yakındır. Sonra sonra, babasının söylediği yukarıdaki cümleyle (hadismiş) aydınlanmaya başlar ama artık çok geçtir.

Hakan Balamir, Hasan karakteriyle devleşir. Fakat Hakan rahatsız edici bir karakterdir. Bugünlerin sokak röportajlarında  "Hükümetimiz iyi ama dış güçler izin vermiyor" diyen amcaları gibidir.

"Sendikacılar şerde birleşmiş, biz hayırda birleşeceğiz" der. Hayır ve şerden bahseder ama diğer yandan açgözlüdür. "Yetinmeyeceksin, yetinmek bize göre değil" der. Bunu derken; bir hak savunan söz duyduğunda (mesela sevdalısı Hacer'den bile) ona "Şükür de şükür. Nankörlük bize göre değil" diye çıkışır. Hasan 70'lerde yaşayan bir işçidir, ama 2000'lerde yaşasa oy vereceği parti aşikardır.

Hasan, filmin bariz kötü adamı Bilal Usta'dan (tabi ki Erol Taş) bile daha rahatsız edicidir. Belki 1970'lerde saflığın karşılığı olarak görülebilirdi ama 2020'lerde Hasan da artık farklı anlatılar içinde...

Erol Günaydın müthiş bir oyunculuk çıkarır; ki onu sinemada az koyarız. Erol Taş zaten büyüktür. Fakat her şeyden önce Ömer Lütfi Akad, büyük sinemacıdır. Onun filmlerini çok izlemedim ama her izlediğimde etkilendim. Diyet, kıyıda köşede kalmasına rağmen sinemamızın saygı duyulası işlerindendir. 

Hiç yorum yok: