Yarın Uluslar Ligi'nde karşılaşacağımız Lüksemburg'un en tehlikeli oyuncusu Gerson Rodrigues'in kariyeri çok renkli durmuyor mu?
Daha önce Caniggia için yazmıştık benzer bir post. Tabi ki Gerson'un olayı onun kadar görkemli değil. Fakat yine de insanın, bazı açılardan kendisine gıptayla bakmasına neden oluyor.
Öncelikle, kendisi bir Lüksemburglu değil zaten. Portekiz'de doğuyor. Tabi ki büyük ihtimalle kökleri başka bir ülkede.
Sonra Fransa'ya gidiyor, Metz'in altyapısına giriyor. Orada A takıma çıkamayınca Lüksemburg'a gidiyor. Yeni ülkesinde yeni takımlarda forma giyiyor. Ardından da ver elini Hollanda.
Buraya kadar Batı Avrupa.... Artık doğuya geçme zamanı. Önce Sheriff ile Moldova... Sonra daha doğuya, Uzak Doğu'ya; Jubilo Iwata için Japonya'ya Ardından geri dönüş Doğu Avrupa'ya... Dinamo Kiev, Ankaragücü, Eyüpspor... Arada bir Fransa yapıyor, şimdi ise Suudi Arabistan'da...
Toparlayalım. Takımlar biraz renksiz ama dolaştığı coğrafyalara bakalım. Portekiz, Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Moldova, Japonya, Ukrayna, Türkiye, Suudi Arabistan...
Harika değil mi? Gerçi bazı ülkeler kulağa pek hoş gelmiyor. Fakat bu tecrübeleri edinebilmek şahane bir zenginlik olsa gerek. Hepsi birbirinden farklı. Futbolculuğun güzel taraflarından biri herhalde. Sen oku mühendis ol mesela, işinde de çok iyi ol, iyi paralar kazan; belki bu kadar ülke gezemezsin. Adam vasat bir oyuncu olarak geze geze topunu oynuyor. Umarım iyi ve bol anılar biriktirmiştir. Yaşadığı deneyiminin hakkını vermiştir.
Üstelik bu adam henüz 27 yaşında. Kariyeri sona erdiğinde listeye 5-6 yeni ülke daha eklemiş olabilir. Çok iyi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder