Pazar, Nisan 24

Galatasaray 1-1 Kayserispor


Geçen sezonun başında o büyük coşkuyla kombine alırken (kombine alma nedeni o büyük coşku değil tabi) maç kaçırmamayı hedefliyordum. Olmadı. Sami Yen'in son 10 senesinde ÖSS ve askerlik dışında kaçırdığım nadir maçlardan biri geçen sezona denk gelmişti. Ligin hemen başındaki Kayserispor maçı. O maç zamanında, o günlerde şimdikinden çok farklı hisler besliyorduk.

Kayserispor bir kez daha İstanbul'a geldiğinde her şey değişmişti. En basitinden artık Ali Sami Yen yoktu. Bambaşka bir stadyum vardı. Bambaşka bir takım. Bambaşka futbolcular. O gün Kayserispor'a Galatasaray'daki ilk golünü atan Elano artık takımda yoktu mesela. Şimdi ise Galatasaray'da ilk golünü atan stoper Gökhan Zan takımın en iyisi oluyordu.

Bu maça gitme niyetim yoktu. Takımın kötülüğü etken midir? Olabilir. Ama bu maç Ali Sami Yen'de olsaydı gitmeye günler öncesinden niyetlenirdim. Sinan'dan gelen telefonla boş bir kombine yakaladım. O anda başka bir işim olsa maça gitmezdim ama başka bir işim yoktu. Maça gitmenın tek amacı; zaman öldürmek.

Seyrantepe Arena Türk Telekom Kompleks Aslantepe; adı her neyse, oraya üçüncü gidişim. Hala yabancıyım. Hala garip geliyor. Hala belki Olimpiyat Stadı'nı değil ama o günleri anımsatıyor. Isınamıyorum. Hava da ısınmıyor, stad her anlamda soğuk kalıyor.

Maç 8'de başlıyor. Gündüz oynansa daha iyi değil miydi? Hadi gündüzden vazgeçtik, en azından normal cumartesi saatinde olsaydı, bari tek devreyi güneşle oynasaydık. O bile bize nasip olmuyor bu sene, o bile layık görülmüyor.

Günlerden 23 Nisan. En son ne zaman bir resmi bayram günü Galatasaray maçına gittim hatırlamıyorum. 19 Mayıs 2007'den sonra var mıydı? O 2 gün arasında neler yaşandı. Aradan 4 sene geçti. Çocuk bayramı olunca, çocuklar akın etmiş maça. Babalar ve çocukları. Maçtan daha cazip olan buydu. Eskiden babasıyla maça gelen çocukları kıskanırdım. Artık çocuğunu maça getiren babaları kıskanıyoruz. Bu stadyumda izlenecek tek şey babasından Galatasaray'ı öğrenmeye çalışan çocuklar. Bu stad ile bizim aramızda hiçbir bağ olmayacak ama dün üzerinde formasıyla babasıyla el ele tutuşarak maça gelen çocuk, bu stadı ileride çok fazla sahiplenecek. O güne kadar 10 sene beklemek gerekecek belki.

Maç golle başladı, golle devam etti. İkinci yarı o da kalmadı. Bir maçta hiç mi aksiyon olmaz. Tribünde kavga bile çıkmaz, topçular birbirine atarlanmaz. Hakem bile hata yapmaz. Anlatacak tek bir olay bile olmadı. Belki Mustafa Sarp'ın oyundan çıkarken ıslıklanması ama artık o da haber değeri tartışmıyor. Oyuna girerken ıslıklanan adam, oyundan çıkarken de ıslıklanır haliyle.

Dönüş yolu tam bir rezillik. Garip yollardan yüüyen ve yuvarlanan insanlar var. Olimpiyat Stadı çok uzak değil. Her zaman gelen otobüsler bu sefer az kişi var diye gelmemiş. Az kişiden kasıt 25.000 veya 30.000. Seks otobüsü olayıyla ilgili espiri yapabilirim şu an ama gerek yok.

Cumartesi akşamını böyle doldurduk. En sevindirici taraf; dönüş yolunda açılan fikstürdü. Ligin bitimine, bu iğrenç sezonun bitimine sadece 4 maç kaldı. Dayan Galatasaraylı.

Hiç yorum yok: