Salı, Ekim 15

Tarihi Tesadüf



“Geçen gün bir dostum dayattı, ‘İlle gidip Fener-Galatasaray maçını seyredelim.’ dedi. Ben de kıramadım dostumu, gittim maçı seyrettim…

...Ne yalan söyleyeyim, bu hengamede ben de heyecanlanmadım değil. Fakat benim heyecanlanmam etraftaki binlerce seyircinin coşkunluğu yanında devede kulak kabilinden. Oyunu seyredenler ikiye bölünmüşler. Her biri kendi partisinin çocuklarını teşvik eder. Düşman tarafa küfrü basar bir durumda. Herkes istediğini söylüyor. Herkes dilediği gibi bağırıp çağırıyor. Ortalıkta bir söz, bir düşünce hürriyeti, alabildiğine… Bu işin birçok tarafı hoşuma gitmedi dersem  yalan söylemiş olurum. Muayyen bir manada, demokrasiyi anlamak isteyenler Taksim Stadyumu’na gitsinler. Ben kendi payıma güzel, berrak ve heyecanlı bir iki saat geçirdim orada… ”

***


Nazım Hikmet bunu 23 Nisan 1936'da yazmış. Tribünlerdeki demokrasiden bahsettiğinde futbol, Türkiye coğrafyasına gireli 50 sene bile olmamış. Buna rağmen Naızm Hikmet'i etkilemeyi başarmış. Uzun süre entellektüel kesimin küçümsediği bu oyun, şu an demokrasiyi yeniden kendi içinde tartışıyor. Bu kavgaya, bir dönem futbolu afyon olarak görenler de katılıyor.

Bakanlar tribün lideriyle görüşüyor, siyasi tezahürat için yasak kararı çıkıyor, stadyumda kitleler çatışıyor... Bunların temel sebebi haziran ayında Taksim Gezi Parkı'nda çıkan olaylar.

İlginç nokta burası, Nazım Hikmet bunları Taksim Stadı'nda izlediği bir maç sonunda söylüyor. Taksim Stadı, bugünkü Gezi Parkı'nın olduğu alan. Tarih vegeçmiş; böyle tesadüfleri bulmaya yarıyor. İnsan tebessüm etmden geçemiyor.

Hiç yorum yok: