Çarşamba, Ağustos 3

Jordi'ye Mehmet Güven Muamelesi


Bazı futbolcuların, hayatlarını, hayatlarının kader anlarını merak ederim. Başarılı olmalarına gerek yok, hatta nispeten başarısız bir kariyere sahiplerse daha ilgi çekici olabilir. Hayatın onları, bulundukları noktaya nasıl sürüklediklerini bilmek isterim. Bunun sadece sahada bizim gördüğümüz 90 dakika ile sınırlı olmadığına da inanırım. Ayrıntının diğer yaşananlarda gizli olduğunu düşünürüm.

Mesela bu adamlardan biridir Jordi Cruyff. Dünya futbolunun belki de gelmiş geçmiş 1 numaralı adamının oğlu olarak dünyaya geliyorsun. Futbolcu oluyorsun. Barcelona ve United'de oynuyorsun, tutunamıyorsun. Ama sonra ufak ve isimsiz bir takıma transfer olup orada kahramanlaşıyorsun ve kendi hikayeni yazıyorsun. Son 20 yılın en büyük sürprizine imza atıyorsun, son yılların en unutulmaz finallerinden birinde başrol oynuyorsun. Ve sonra yine kayboluyorsun. Gerçekten ilgi çekici bir hikaye.

Geçen ay Four Four Two okurken satır arasında Ryan Giggs'ın Jordi için "Antremanlarda dünya çapında bir oyuncuydu." dediğini okudum. O andan sonra Jordi'nin hikayesi benim içim sinir bozucu oldu.

Bu cümle Jordi'nin ne kadar yetenekli olduğunun, bir türlü gösteremediği potansiyelin aslında ne kadar güçlü olduğunun ilk ağızdan açıklanması olarak görülebilir. Yani Jordi için üzücü olsa da gurur verici bir tarafı olabilir.

Fakat bizim için değil. Biz bu lafı çok duyduk. Yıllarca (2006-2009 arası) patlama yapmasını beklediğimiz (üstelik bir futbol efsanesi akrabası yokken) Mehmet Güven için özellikle altyapıdan arkadaşları böyle derdi. Arda Turan, kendisinin en ışıltılı yıllarında dikkati Mehmet Güven'e çekmeye çalışır, "benden daha yetenekli" derdi. Olmadı. Mehmet'ten bir türlü olmadı. Bu tarz cümleler de bizim için Mehmet Güven ile anılır oldu. Hatta Aydın Yılmaz bile- ki kendisi patlamasını bekleme konusunda Mehmet'i çoktan sollamıştır- bir kaç ay önce Hasan Şaş tarafından buna benzer bir cümle içinde kullanıldı. Florya'nın idman sahalarının bereketini göstermek açısından ilgi çekici.

Biz Johan'ın evladına dönersek; Jordi Cruyff gibi bir karakter bu cümle ile anılınca ona karşı duyduğum "başarısız insan sempatisi" kayboldu. Bana Mehmet Güven'i anımsatmamalıydı. Biz onu "babasını geçmeye çalışan inatçı genç" tadında severken o bize Mehmet Güven'i hatırlattı. Bu hiç iyi olmadı.

Not: İlginçtir bu ikilin saçları da erken yaşta döküldü.

Hiç yorum yok: