Pazar, Ağustos 14

Takıma Yabancılaşma


Futboldan hayata dair bir şeyler öğreniyoruz ya; veya ona yorup futbolun faydalı bir şey olduğunu meşrulaştırmaya çabalııyoruz ya; bazen bir futbolcudan veya bir röportajdan da çok ciddi bir şeyler kafamıza kazınabiliyor ve kendimizi haklı çıkarıyoruz.

Eser Özaltındere, 4-4-2 dergisinin ağustos sayısından soruları cevaplamış. Galatasaray'ın kaleci sorunundan, kendi kariyerine, Roma'daki kavgadan (burada Lucescu için dedikleri çok ilginç) 6 Kasım olaylarına kadar bir çok şey söylemiş. Benim ilgimi çeken ise başka bir şey oldu. Bir soruya şöyle cevap veriyor Eser Hoca:

"(Felsefe okumaya başladıktan sonra) hiçbir şeye yüzeysel bakamamaya başladım. Gerçeği aramaya başladım. Sonra bir baktım çevreye yabancılaşıyorum. Futbol takım oyunu ve benim takıma yabancılaşma gibi bir lüksüm yok. Dengeyi kurana kadar epey zorlandım. Gerçeklerin farkında olmama rağmen sıradan davranabilmeyi öğrendim."

Girdiği çevrelerde sürekli "farklı" olarak adlandırılan biri olarak, doğru kelimenin yabancılaşma olduğunu tekrar idrak ettim. Son cümleyi başarabildim mi bilmiyorum. Fakat sıradan davranabilmeyi başarabilmenin büyük meziyet olduğunu tekrar hatırladım. Yine de takım oyununun içinde olmak güzeldir. Ondan da vazgeçemeyiz.

Hiç yorum yok: